İzmir Siyaseti Seyretti! Bakan Vurdu ve Gol Oldu…

İzmir’in sağlık yönetiminde yeni bir dönem başladı. Daha doğrusu, yeni bir tartışma dönemi başladı demek daha doğru. 31 Temmuz’da görevinden ayrılan Burak Öztop, İzmir’de görev yaptığı her iki dönemde de siyaseti bir kenara bırakıp herkese eşit mesafede durmaya gayret etmiş, Ankara’da kurduğu ilişkileri İzmir’e yatırım çekmek için kullanmıştı. Mesai mefhumu gözetmeden çalışan, siyasi ayrım yapmadan her kesime eşit davranan bir il müdürü profili çizmişti.


Burak Öztop’un ayrılışından sonra gözler İzmir’e çevrildi. Beş milyonluk şehrin yeni sağlık müdürü kim olacaktı?


İzmir’in kendi yetiştirdiği, yöneticiliği tescillenmiş, sahayı bilen, hangi ilçede hangi sorunların olduğunu avucunun içi gibi bilen, meslektaşları tarafından saygı gören başhekimleri, profesörleri, sağlık yöneticileri varken, siyasiler arasında aylar süren bir “benim adamım – senin adamın” kavgası yaşandı. Ancak sonuç alınamadı.


….ve tam da burada İzmir siyaseti sınıfta kaldı. Bakanlık, yaklaşık beş milyonluk İzmir’e Erzurum’dan il sağlık müdürlüğü anlamında kurumsal tecrübesi olmayan bir başhekim yardımcısını İl Sağlık Müdürü olarak atadı.


Bakan İzmir siyasetini baypass etti.

İzmir’in sağlık yönetimi için şok bir karar alındı. Beş milyonluk kentin İl Sağlık Müdürlüğü’ne, Erzurum Atatürk Üniversitesi Hastanesi Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Ayhan Kul atandı. Buraya kadar bir atama haberi gibi görünebilir. Ancak asıl mesele, bu tercihin perde arkasında yatıyor.

Ayhan Kul’un adı Erzurum’da dahi hiçbir zaman İl Sağlık Müdürlüğü için adaylar arasında geçmemişti. Yerel gazetelerde, kulislerde, siyasi sohbetlerde adı zikredilen onlarca farklı isim vardı; ama Kul yoktu. Ne Erzurum’da İl Sağlık Müdürü olmak için bir kulis yürüttü, ne de Ankara kulislerinde bu yönde bir beklenti vardı. Yani İzmir’e geldiğinde, sadece İzmir için değil, Erzurum için de tam anlamıyla bir sürpriz isim oldu.


Sayın Sağlık Bakanı’na da yüksek sesle sormak gerekiyor…


İzmir gibi beş milyonluk dev bir metropolde, Türkiye’nin üçüncü büyük kentinde, sağlık sistemini hakkıyla yönetecek onlarca liyakatli hoca, başhekim ve yönetici varken tercihinizi neden bir başhekim yardımcısından yana kullandınız?


Bu şehir, her ilçesinde ayrı bir sorun, her köşesinde ayrı bir ihtiyaç barındıran devasa bir yapıdır. Böylesine stratejik bir göreve getirilecek isim, İzmir’i tanıyan, sahayı bilen, kurumlarla iç içe olmuş ve acil durumda kiminle, nasıl hareket edeceğini bilen bir yönetici olmalıydı.


Oysa Sayın Bakanım siz, İzmir’in kıymetli milletvekillerini, il başkanını, teşkilatlarını, Ankara’da masada ağırlığı olan ve söz hakkı bulunan siyasi temsilcilerini baypass ederek bu kente dışarıdan bir ismi dayattınız. Bu tercih, sadece İzmir’in yetişmiş kadrolarını görmezden gelmek değil, aynı zamanda İzmir’in siyasetini, milletvekillerini ve teşkilatlarını hiçe saymaktır. İzmir’in onuru ve iradesi göz ardı edilerek Ankara’dan masa başında verilen bu karar, İzmir halkının vicdanında derin bir yara açmıştır. Bu atama, İzmir’de siyaseti de itibarsızlaştırmış, teşkilatın söz hakkını yok saymıştır.


Sayın Bakanım!


Yeni atanan İl Sağlık Müdürü, bugüne kadar ne başhekimlik yapmış ne de herhangi bir il müdürlüğü görevinde bulunmuş bir isim.


Türkiye’nin üçüncü büyük şehri olan İzmir’e, yeterli yönetsel tecrübeye sahip olmadan atanması doğal olarak soru işaretlerini de beraberinde getiriyor.


Eğer kendi özel hastaneniz veya şirketiniz olsa, sadece üniversite hastanesinde başhekim yardımcılığı deneyimi olan bir ismi o kurumun başına getirir miydiniz? Elbette getirmezdiniz. Öyleyse İzmir’in hakkı, İzmir’in ihtiyacı olan yönetim tecrübesi olan isim bu mu?


Atadığınız İl Müdürü tecrübeyi İzmir’de mi kazanacak?


İzmir deneme tahtası mı?


Oysa devlet geleneğinde metropol şehirlere atanan üst düzey bürokratlar, önce küçük ve orta ölçekli şehirlerde görev yaparak tecrübe kazanır, ardından büyük illere getirilir. İzmir İl Sağlık Müdürlüğü’ne yapılan atamalarda da bugüne kadar hep bu yöntem uygulanmıştır. Örneğin, görevden ayrılan İl Müdürü Burak Öztop, daha önce farklı illerde il müdürlüğü yapmış, Ankara’da genel müdürlük yapmış öncesinde başhekimlik görevlerinde bulunmuş, tecrübesini kanıtlamış bir bürokrattı.


Sayın bakanım! İzmirli bir gazeteci olarak şunu en başta ifade etmek istiyorum.


Şehir dışından İzmir’e bir il müdürü atanmasına asla karşı değiliz. Çünkü bu ülkenin her bir evladı değerlidir ve kıymetlidir; Anadolu’nun dört bir yanından yetişmiş pırıl, pırıl hocalar, yöneticiler ve insanlar vardır.


Ancak mesele, İzmir gibi beş milyonluk bir kentin ölçeği söz konusu olduğunda farklı bakılmalıdır.


Takdir edersiniz ki, üzerinize “yedi” ( 7 ) beden büyük gelen bir ceketi giydiğinizde nasıl sırıtırsa, bu şehrin ölçüsüne uygun olmayan bir atama aynı şekilde sırıtır.
Burada kastımız asla liyakatsizlik değildir. Sormak istediğimiz şudur: Daha önce İl Sağlık Müdürlüğü veya başhekimlik yapmış, tecrübesini ve başarısını rüştüyle kanıtlamış bir hoca İzmir’e daha çok yakışmaz mıydı?


Erzurum ölçeğinde onlarca şehir varken, Türkiye genelinde farklı iller dururken, neden İzmir?


Beş milyon nüfuslu, sağlık ekosistemi Erzurum’un yaklaşık yedi katı büyüklüğünde olan beş milyonluk bu şehrin İl Sağlık Müdürlüğüne bir başhekim yardımcısı neden reva görüldü?


Yani demek istediğim 1418 yatak kapasiteli bir hastanede başhekim yardımcılığı yapan doktoru yaklaşık 12.000 hasta yatak kapasitesi olan Türkiye’nin 3. Büyük şehrine il sağlık müdürü olarak atamak ne kadar doğru?


Soruyoruz Sayın Bakanım.


Eğer bu atamayı bu kadar doğru buluyorsanız, neden aynı ismi önce Erzurum’da İl Sağlık Müdürü yapmadınız?


Neden İzmir? Hadi cevaplayın…

Milletvekilleri Nerede?

Şimdi de bu şehrin milletvekillerine sormak gerekiyor…


İzmir’de onca birbirinden değerli hoca, yöneticilikte kendini kanıtlamış onlarca başhekim ve sağlık yöneticisi varken, nasıl olur da İzmir’in kaderi şehri hiç tanımayan bir isme teslim edilir?


Bu sadece siyaseten bir tercih değil, aynı zamanda İzmir’in onuruna dokunan bir karardır.


Dahası, İzmir’in Türkiye siyasetinde ağırlığı olan bir İl Başkanı ve milletvekilleri var, İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, AK Parti Genel Sekreteri Eyüp Kadir İnan, bir önceki dönem Gençlik Spor Bakanı Muharrem Kasapoğlu, Genel Merkez Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı Ceyda Bölünmez Çankırı ve 3 dönemdir görev yapan Mahmut Atilla Kaya, Şebnem Bursalı ve Yaşar Kırkpınar… Ankara’da masada söz sahibi olan bu isimler, İzmir’de sağlık gibi stratejik bir konuda nasıl bu kadar sessiz kalabildi?


İzmir halkı bu isimlere bakıp haklı olarak soruyor,


Sizler bu şehrin milletvekili değil misiniz?


Her birinizin Ankara’da ağırlığı olan ve masada söz hakkı olan siyasiler değil misiniz?


Bu şehrin stratejik kurumuna üst düzey atama yapılırken neden sorumluluk almadınız?


Temizeller Soruyor…


Bu atamayı bu millete nasıl anlatacaksınız?


Sayın milletvekillerimiz… Her biriniz bu milletin oylarıyla seçilmiş, Gazi Meclis’e gönderilmiş, halkın iradesini temsil eden kıymetli isimlersiniz. Milletin vekili olmak, sadece kürsüde konuşmak değil; aynı zamanda şehrin onurunu, milletin hakkını, İzmir’in geleceğini savunmaktır.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, her fırsatta teşkilatların görüşünü ve önceliklerini önemsediklerini vurgularken, kritik atamalarda teşkilatların sözünün değerli olduğunu açıkça dile getirirken, şimdi soruyoruz,


İzmir gibi stratejik bir şehirde yapılan bu atamayı, İzmir halkına nasıl izah edeceksiniz?


Beş milyonluk kentin liyakatli evlatları görmezden gelinmişken, İzmir’in kendi yetiştirdiği yöneticiler hiçe sayılmışken, siz milletvekilleri bu karara neden sessiz kaldınız? İzmir’in kaderine dışarıdan yapılan bu müdahaleyi millete nasıl açıklayacaksınız?


Yarın Bir Afet Olursa Ne Olacak?


Allah korusun, yarın İzmir’de büyük bir afet yaşansa, bu kente hayatında ilk kez gelen, İzmir’in demografisini, sağlık sistemini, ilçeler arasındaki dengeleri bilmeyen bir yönetici bu yükün altından nasıl kalkacak? Kriz anında telefon rehberinde İzmirli tek bir muhatap bulunmayan bir müdür, milyonların sağlığını nasıl yönetecek?


İzmir Sağlığı Deneme Tahtası Değildir!


İzmir’in sağlık sistemi bir “deneme tahtası” değildir. Burada liyakatli, işini bilen, sahayı tanıyan yöneticiler varken tekrar, tekrar üzerine basarak söylüyorum Erzurum’dan getirilen bir başhekim yardımcısının atanması İzmir’e yapılmış açık bir haksızlıktır.


Ve bu haksızlıkta sadece Sağlık Bakanlığı değil, İzmir’in milletvekilleri de sorumludur. Çünkü onların sessizliği, İzmir’in kaderine dışarıdan müdahaleyi kolaylaştırmıştır.


İzmir, bu ülkenin üçüncü büyük kenti. Milyonların sağlığı masa başında alınan keyfi kararlarla yönetilemez. Eğer bu şehirde dışarıdan bir isimle yol alınacaksa, bu yalnızca bakanlığın değil, İzmir siyasetinin de sınıfta kaldığının resmidir.


İzmir’in güçlü milletvekilleri bu tablo karşısında sessiz kaldıkları sürece, bu şehir onların “siyasi kariyerlerini” değil, siyasi veballerini yazacaktır.
“Sizi kalbinizin sahibine emanet ediyorum”