Sevgili okurlarım İzmir son günlerde Büyükşehir Belediyesine yapılan operasyonu konuşuyor…

Sosyal Medya çalkalanıyor, siyasi anlamda da mevcut Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ve eski Başkan Tunç Soyer’in arasındaki gerginlik nedeniyle Cemil Tugay’ın şikayetçi olduğunu ve her şeyin onun başının altından çıktığı söyleniyor.

32 Yıllık bir gazeteci olarak ben size işin perde arkasını anlatayım….

İZBETON A.Ş'YE DEV TEMİZELLER OPERASYONU! İZBETON A.Ş'YE DEV TEMİZELLER OPERASYONU!

OPERASYONUN BAŞLANGICI VE SEYRİ

Bu soruşturmanın ana aktörü Belediyenin İZBETON firması ve onun genel müdürü Heval Savaş KAYA Savcılığın soruşturduğu üç konu var. Bunlardan ilki İZBETON’un yürüttüğü, kooperatif zedelerin milyarlarca lirasının buharlaştığı ve ardında binlerce mağdur bırakan Kentsel Dönüşüm işi…

İkinci konu yine İZBETON şirketine verilen Atık yönetimi Daire başkanlığı tarafından yapılan İş makinası (küçük kepçe, süpürge aracı, mini kamyon vs.) kiralama ihalesi ve İZBETON’un kazandığı ihaleyi alt yüklenici firmaya yaptırması sırasında ortaya çıkan usulsüzlükler…

Üçüncü konu ise yine İZBETON şirketine Fen işleri daire Başkanlığı tarafından yapılan ihale ile verilen asfalt yapım işinde taşeronlarında içinde bulunduğu usulsüzlükleri içeren işler…

Bu işlerle ilgili soruşturmaların düğmesine aslında 2 yıl önce basılmış. Bu işlerin tamamı olmasa da birer parçası Sayıştay raporlarına yansımış, incelemeye gelen mülkiye müfettişlerinin raporlarına girmiş, bir kısmı Belediye meclis denetim raporlarında ifade edilmiş, bakanlık inceleme raporlarına girmiş. Yani operasyon bağıra bağıra geliyorum demiş aslında.

Bardağı taşıran son damla ise Kooperatif mağduru binlerce kişinin feryadı ve yüzlercesinin şikâyet dilekçeleri olmuş. Savcılık tüm verileri toplamış 2024 yılının Ekim ayında Belediye’ye “bir de sen iç denetim mekanizmasını işlet ve bana sonucu ilet” diye yazı göndermiş. Belediye teftiş kurulu mecburen denetim yapmış ve sonucu savcılığa yollamış. Raporda savcılığın bilmediği ya da elinde olmayan bir delil yok. Teftiş kurulu başkanı yetkisi olmasına rağmen yazıyı kendi imzalayıp savcılığa yollamak yerine Belediye başkanına imzalatıp yollamış. Yani işin aslı operasyonun başlamasında Cemil Tugay’ın bir dahli yok, onu suçlayanlar bir avuç bu işten nemalananlar ve onların sayesinde parti örgütünde koltuklarda oturanlar.

İZMİR'DE DEV OPERASYON: TUNÇ SOYER, ŞENOL ASLANOĞLU VE HEVAL SAVAŞ KAYA TUTUKLANDI! İZMİR'DE DEV OPERASYON: TUNÇ SOYER, ŞENOL ASLANOĞLU VE HEVAL SAVAŞ KAYA TUTUKLANDI!

Aslında kızgınlıkları; Cemil Tugay’ın bu suçlamaların üstünü örtmek için personele baskı yapmaması, olayların üstünü örtecek davranışlarda bulunmaması. Bunu söyleyemedikleri için bizi sen gammazladın anlamına gelen suçlamalarda bulunuyorlar. Şahsi fikrim başkan bu işleri gördü ve eski yöneticileri bu yüzden görevden aldı ancak partisine zarar vermemek için yasal işlem yapmadı. Savcılık onu zorlayıncaya kadar da adım atmadı. Okuduğum kadarı ile söylüyorum İç denetim raporu suya sabuna dokunmamış, savcılıkta var olan bilgilerden başka bilgiyi de rapora yansıtmamış.

Tunç Soyer dönemi ile ilgili soruşturmaların yenileri yolda. Çünkü suçlamalar daha önce yapılmış, Valilik soruşturma izni vermiş, soruşturmaya konu olacak bürokratlar valinin soruşturma kararına karşı İdare mahkemesine dava açmışlar. Bölge İdare Mahkemesi 28 Mayıs 2025 tarihinde ret kararı vermiş yani ‘bu kişiler hakkında soruşturma açılması uygundur’ demiş. Bu kişilerin abdestinden kuşkusu yoksa namazından da şüphesi olmaması gerekir. Suçu olmayan aklanır suçu olan sonucuna katlanır…

Neyse biz Başkana karşı sesleri çok çıktığı için kalabalık gibi sanılan aslında bir avuç olan siyasetten rant devşiren sahte CHP’lilere birkaç soru soralım.

1- Belediye başkanının kim olduğu önemli değil, savcılık iç denetim yap yolla dediğinde Başkanın hayır yaptırmıyorum deme şansı var mı?

2- Savcılığa şikayette bulunan Kooperatif üyesi olup paraları buharlaşan ve kentsel dönüşümde evi yıkılan insanların büyük çoğunluğu CHP’ye oy vermiş hatta gönül vermiş insanlardan oluşuyor, bu insanlara partiye zarar veriyorsunuz dilekçelerinizi geri alın diyebiliyor musunuz?

3- Yakın dönemde Ak Partili Burdur Bucak, Diyarbakır Bağlar, Bursa Mudanya, Adana Ceyhan, Afyonkarahisar, Sakarya Pamukova, Yalova Subaşı eski Belediye başkanları rüşvet, çıkar sağlama görevi kötüye kullanma, FETÖ üyesi olma vs. ile yargılandılar ve hüküm giydiler; MHP ‘de 3 milletvekili altın kaçakçılığı ile suçlandı. Bu partiler bu kişileri ya ihraç ettiler ya da istifa ettirdiler. Siyaseten konuyu ve partilerini tartıştırmadılar işi hukuka bıraktılar. Siz neden Aslanoğlu’nu görevden almadınız? Aklanda gel neden demediniz? Tunç Soyer bunları yaparken neden sesiniz çıkmadı? Neden hukuk önünde aklanda gel demediniz onları partiden ihraç etmediniz veya istifa ettirmediniz? CHP’nin adının neden yolsuzlukla anılmasına müsaade ettiniz?

Cevaplarını da sizlere bırakalım.

İZBETON SORUŞTURMASINDA SOYER, ASLANOĞLU VE 99 KİŞİ HAKKINDA TUTUKLAMA TALEBİ İZBETON SORUŞTURMASINDA SOYER, ASLANOĞLU VE 99 KİŞİ HAKKINDA TUTUKLAMA TALEBİ

SİYASET 40 BİN KİŞİ ARASINDA DÖNÜYOR; GÜÇ-NÜFUZ-RANT BUNLAR ARASINDA DURUYOR

İzmir’de tüm siyasi partilerin teşkilatlarına/ örgütlerine bir bakalım: il, ilçe, mahalle, kadın ve gençlik kolları dâhil şehir siyasetinin aktif olarak içerisinde yer alan yaklaşık 40 bin kişi.
Ama 5 milyonluk şehirde sadece bu grubun sesi çok çıkıyor. Hem sosyal medyada hem de sahada hep aynı tanıdık simalar…
Ve ne hikmetse, kamu kaynakları hep aynı eller arasında dolaşıyor.

Bu arkadaşların muhalefette olanları İzmir Cumhuriyet Başsavcılığını eleştiriyor. Bende onlar gibi Cumhuriyet Başsavcılığını eleştiriyorum!

Neden mi eleştiriyorum?

1) Soruşturmanın ve Operasyonun Geç kalınmış olduğu için eleştiriyorum.

2) Karabağlar Sıtkı Kürüm dönemi ve Helin Kınay dönemini kapsamadığı için eleştiriyorum.

3) Buca eski Belediye Başkanı Erhan Kılınç dönemini kapsamadığı için eleştiriyorum.

4) Menderes Belediye Başkanı Bülent Soylu ve yeni dönemi kapsamadığı için eleştiriyorum.

5)Güzelbahçe eski Belediye başkanı Mustafa İnce ve Mustafa Günay dönemini kapsamadığı için eleştiriyorum…

Bir gazeteci olarak 32 yıllık meslek hayatımda bu dönemde olduğu kadar belediyeler hakkında önümüze gelen yolsuzluk dosyası hiç olmadı; bu yolsuzluk iddiaları ve iddialar ile ilgili belgeler beni bile şaşırtmaya başladı. Bunların çoğu hakkında haberler yaptık ve belgeler yayınladık. Ancak bu yayınlarımızın hiçbiri ile ilgili ‘henüz’ yasal işlem yapılmadı ve araştırılmadı….

Geçmişte Menemen Belediyesi, Serdar Aksoy döneminde yaptığımız yayınlar ve yapılan operasyon arşivimizde ve İzmirlilerin hafızasında hala canlı duruyor.

Kim ne derse desin, bu operasyon eksik olmakla birlikte doğru ve yerindedir.

Şimdi ben başımdan geçen ve bizzat yaşadığım birkaç olayı sizinle paylaşmak istiyorum

TUNÇ SOYER VE İZSU GENEL MÜDÜRÜ GÜRKAN ERDOĞAN!

Yanılmıyorsam 2022 yılının Nisan ayı idi. Ben de tam da o günlerde İZSU’ da yaşanan kamu zarları ile ilgili haberler yapıyordum. Selçuk’ta bulunan İsa Bey caminin imamı hem de şehit özel harekât polisi Ahmet Taşdemir’in babası İbrahim Taşdemir amcamızın evine yaklaşık 5 yıldır su bağlamayışlarını sert bir dille eleştiriyordum. Bu süreçte haber merkezimize birçok ihbar olarak bilgi ve belge yağmaktaydı. Bu ihbarların içinde dikkatimize o dönemin İZSU Genel Müdür Yardımcısı Gürkan Erdoğan’ın Tire İZSU ambarındaki sayımlar ile ilgili usule aykırı suç niteliği taşıyacak belgelere ulaştık. Konuyu derinlemesine araştırmaya başladığımızda İZSU’nun işlerini yapan müteahhit firma tarafından yapılması gereken işlerde kullanılması gereken malzemelerin ve işçiliklerin İZSU ’ya ait ambarlardan malzemelerin usulsüz olarak alınarak ve İZSU’nun maaşlı personelinin firma tarafından kendi yapması gereken işlerde kullanıldığı ile ilgili iddiaların belgelerine ulaşmış adeta İZSU’nun ambarlarının talan edilerek belediyenin zarara uğratıldığını tespit etmiştik. Tabiki bu usulsüzlüğün belirli sürelerde yapılan ambar sayımlarında ortaya çıkması gerekiyordu. Ancak gazetede çıkan bu iddialar üzerine Genel Müdür Yardımcısı Gürkan Erdoğan’ın Tire ambarına giderek oradaki işçilere baskı yaparak konuyu kapatmasına şahit olmuştuk.

VEKALETEN YÖNETİLEN İZSU'DAN 45 GÜNDE 19 İHALE... VEKALETEN YÖNETİLEN İZSU'DAN 45 GÜNDE 19 İHALE...

Bizde bu haberi aldıktan sonra dostum olan belediyede üst düzey yönetici vasıtasıyla dönemin belediye başkanı Tunç Soyer ile Kemeraltı’ndaki makamında görüştük. Sayın başkana bir gazeteci olarak kamu yararına olan her şeyi tek tek anlattık. Belediyede yapılan soygunun şifrelerini kendisine verdik ve detaylı bir şekilde yapılan soygunu ve kişi isimlerini verdik ve ihtiyaç duyulması halinde kendisine bunların tek tek belgelerini vereceğimizi söyledik. Ayrıca kendisini eşi Neptün Soyer’in belediyede birçok yönetimsel konuya aktif biçimde müdahil olduğu ve bunun da bir kamu kurumu için doğru olmadığı konusunda kendisini uyardık. Seferihisar’daki kooperatifler hakkında yasalara aykırılık konusunda duyumlar aldığımızı, bu konular ile ilgili kamuoyunun aydınlatılması gerektiği hususunu ilettik. Makamından ayrılırken telefon numaramı isteyince kendisini Seferihisar belediyesinden tanıdığım için "sayın başkanım numaram sizde vardı sizin de bende var” deyince oda bana “kusura bakmayın telefonumu değiştirdim” deyince ben de kendisine “telefonunuz değişmemiş sayın başkan, ama siz çok değişmişsiniz” dedikten sonra , 1999 yılından beri ilk defa girdiğim belediye binasından bir daha girmemek üzere ayrıldım.

Lafı fazla uzatmadan ve konuyu dağıtmadan gelelim sadede…

İZSU BAYRAM ÖNCESİ ŞEHİT BABASININ SUYUNU KESTİ! İZSU BAYRAM ÖNCESİ ŞEHİT BABASININ SUYUNU KESTİ!

O günden beri ne bir hareket ne bir soruşturma ne de tarafımızdan yolsuzluk ile ilgili belge istendi bizde elimizdeki belgelerin tamamını o dönem yayınladık. Türkiye Cumhuriyeti devletinin aktif hayatın içinde rol alan insanlar ile alakalı detaylı bilgi sahibi olduğuna adımız kadar emindik ve ciddi haber sitesi olan arkadaşlarında yetkililer tarafından takip edildiğini ve o haber sitelerinde yapılan haberlerin dikkate nazara alındığını biliyorduk.

Özellikle İzmir’de yaşayanlar sosyal hayatın içinde olanlar Tunç Soyer döneminde İZBETON ve diğer belediye şirketlerinin arpalığa nasıl çevrildiğini iyi bilirler.

Siyasetten nemalanarak, sahip oldukları haksız para ve güç ile Sosyal Medyada ve medyada satın aldıkları trol ve kalemlerle seslerini çok çıkarıp bağırarak mağdur insanların sesini bastıran siyaset düzenbazlarına şunu söylemek istiyorum; DEVLET YARINA BIRAKIR AMA YANINA BIRAKMAZ.

İZSU'DA ŞOK SES KAYDI... İZSU'DA ŞOK SES KAYDI...

Şimdi yine gelelim Tunç Soyer’in Seferihisar belediyesini bırakıp İzmir Büyükşehir Belediye başkanı olduktan sonra boşalan Seferihisar Belediye Başkanlık koltuğuna oturan yine aynı partilisi CHP’li, İsmail Yetişkin’e.

Sayın başkan İsmail Yetişkin ’in o günkü isyanı ve feryatları hala kulağımda. Tunç Soyer öyle bir belediye bıraktı ki akıllara zarar tam bir enkaz, yani tabiri caizse ‘’yoğun bakımda’’ bir belediyenin yanı sıra adı yolsuzluklarla anılan bir belediye bırakmıştı. Kendi ekibini bile kurmakta zorlanan İsmail Yetişkin gece gündüz çalışarak belediyeyi ancak düzeltmiş ve belediyeye kanser hücresi gibi çöreklenmiş isimleri temizlemişti.

TEMİZELLER GÜNDEME GETİRDİ İZSU'DA GÖREV DEĞİŞİKLİKLERİ YAŞANDI TEMİZELLER GÜNDEME GETİRDİ İZSU'DA GÖREV DEĞİŞİKLİKLERİ YAŞANDI

İzmir büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilen Tunç Soyer tarihe belediyenin en çok malını satan belediye başkanı olarak geçerken bir de varyantta bulunan, geçmişte İzmirlilere hizmet eden tarihi köşkü kendisi ve eşi Neptün Hanım için konut olarak düzenlemişti. İzmir tarihinde milyonlarca lira para harcayarak yenilenen tarihi bir yapıyı milletin hizmetinden alarak kendisi kullanmaya cüret eden hiçbir başkan olmamıştı. Bugün gelinen noktada bir büyükşehir belediye başkanını tarihi bir köşkten hapishane hücresine götüren egoyu, hukuku ve halkı tanımamazlığın bedelini ödüyorlar şimdi.

TEMİZELLER ORTAYA ÇIKARDI İZSU KARIŞTI TEMİZELLER ORTAYA ÇIKARDI İZSU KARIŞTI

Kendime şu soruyu sormadan edemiyorum; acaba Tunç Soyer aday gösterilmediği bir seçimden hemen önce binlerce kişiyi işe alarak, Belediyenin ödemesi mümkün olmayan bir toplu sözleşmeyi imzalayarak Kendinden sonra gelen Belediye başkanının elini kolunu bağladığını düşünüp mutlu olurken, aslında İzmir’e ve İzmirlilere ihanet ettiğinin farkında değil miydi? Şimdi yaptıklarına pişman mı acaba?

"ŞİMDİ GELELİM CHP İL BAŞKANI ŞENOL ASLANOĞLU’NUN KENTSEL DÖNÜŞÜM YALANLARINA VE KOOPERATİF YOLSUZLUK İDDDİALARINA!"

Sadece Belediye değil, artık CHP İzmir İl Başkanlığı’nın da göbeğinde ağır bir rant çarkı var olduğunu bir tek sağır olanlar duymamıştır zannederim.

İZBETON eliyle CHP il Başkanı Aslanoğlu ve çevresine kurdurulan sözde kentsel dönüşüm kooperatifleri, İzmir halkı için değil; belirli çıkar grupları için kurulmuştu.
Aynı adreste kurulan kooperatifler, kooperatifi kuranların kurdukları kooperatifin müteahhitliğini alması yoluyla dönen milyarlık ilişkiler, yandaş üyeliklerle alınan kooperatif kararları, belediye kaynaklarının bu yapılar üzerinden iç edilmesi… Bunların hepsi sır değil 2 yıldır belgeleri ile ortalığa saçılmış halde duruyor.

Aslanoğlu, kooperatif maskesi takarak siyaseti ekonomik kazanç kapısına çevirmiştir.
Halkın partisini halktan koparmış Parti yönetimini çıkar guruplarının hizmetine sunmuştur. Sadece bireysel olarak değil partisinin adını da yolsuzluklara bulaştırmış, partinin onurunu haysiyetini zedelemiştir.

"SİYASETİN YAPMADIĞI TEMİZLİĞİ HUKUK YAPIYOR!"

Bütün bu yolsuzluklar ulu orta ayan beyan devam ederken basında her gün haberler çıkarken, müfettişler ve savcılık aylardır olayları incelerken İl Başkanı Aslanoğlu ve adı karışanları görevden almayan olaylara gözünü yuman CHP üst yöneticilerinin yapmadığı temizliği bugün savcılığın yapmasına bağırmak “bu operasyon siyasidir” demek abesle iştigaldir. Bu söyleme İzmir’de çocuklar bile inanmaz.

"PERŞEMBENİN GELİŞİ ÇARŞAMBADAN BELLİ İDİ..."

Geçmiş dönemde Temizeller Gazetesi’nin ve rahmetli gazeteci meslektaşımız Ertan Yıldız’ın Heval Savaş Kaya hakkında ortaya koyduğu iddialar ve belgeler yenilir yutulur cinsten değildi.

Ortaya koyduğumuz bu iddialar ve daha fazlası Sayıştay Denetçileri ve Mülkiye Müfettişlerinin denetimleri esnasında belgeler ile ortaya konulmuş ve düzenledikleri raporlarında yansıtılmıştı. Bu raporlarda ne ararsan var idi. Belediyenin hiçbir döneminde bu kadar fütursuzca hukuksuz işler yapılmamış paralar savrulup havalarda uçuşmamıştı. Geçtiğimiz dönemlerde görevi ihmal ve suistimal suçlarının görüldüğü belediyede bu dönem; nitelikli dolandırıcılık, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifası suçları ortalıkta gırla dolaşıyordu.

Bu pervasızlık, bu umursamazlık bu aç gözlülük nereden geliyordu? Hukuk, hukukçu olduğunu söyleyen Heval Savaş Kaya tarafından nasıl ayaklar altına alınabiliyordu? Bu gücü nereden aldıkları ise muammaydı!

"SOYER SADECE KENDİ 5 YILIK DÖNEMİNİ DEĞİL, İZMİRİN GELECEK 10 YILINI DA ÇALDI!!!"

Sadece İZBETON’un değil, İzmir halkının da soyulduğu bu skandal’da kamuya verilen zarar 243 milyon TL’yi aşıyor. Ayrıca 224 milyon TL’lik yersiz ödeme, 41 milyon TL’lik kooperatif zararı gibi rakamlar dosyada açıkça yer alıyor. Örnekköy, Gaziemir, Uzundere gibi bölgelerde kentsel dönüşüm adı altında yürütülen projeler, adeta birer rant merkezine çevrildiği ortaya çıkıyordu. Bu vurgun düzenin baş mimarı olarak adlandırılan Heval Savaş Kaya ve onunla iş birliği içinde olan CHP İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ile onlara yol veren ve önlerini açan, bildiği halde müdahale etmeyen hatta teşvik edip koruyan Tunç Soyer’in İzmir’in ve İzmirlilerin geleceğini çalarken bu kentin belleğine kara bir leke olarak kazındıklarından hiç kimsenin şüphesi olmasın.

TEMİZELLER FARKIYLA

İŞTE TUTUKLANAN VE SERBEST KALAN İSİMLERİN TAM LİSTESİ;

OPERASYONUN TEMELİ VE CHP

Belediye kentsel dönüşüm yapacağım diyerek yaklaşık 2500 insanın evini yıktı ve tapularını belediyenin üzerine devir aldı. Bu insanların arazisine 5000 civarında konut yapmak üzere imar çıkartarak fazla konutların geliri ile evleri yıkılan insanların evlerinin finanse edilmesini planladı. Bu inşaatların yapım işini ihalesiz İZBETON’a verdi. Herkes İstanbul Belediyesinin KİPTAŞ firmasının geçmişte yaptığı gibi inşaatları İZBETON’un yapmasını beklerken, İZBETON bu işin yapımını Kooperatiflere devretti. Kooperatiflerde işi Müteahhitlere verdi. Tüm kooperatiflerin kuruluşunda CHP il Başkanı ve çevresindeki insanlar olduğu boy, boy basına yansıdı. Oysaki kooperatiflerin yasa gereği kendi arazisi yok ise inşaat yapmasının yasak olduğunu hem İZBETON yöneticileri hem de Kooperatif yöneticileri adı gibi biliyorlardı. İnsanlara şu kadar para öderseniz inşaatları 36 ayda teslim edeceğiz deyip belediyenin adını güvence olarak kullandılar. Paraların tamamı ödenmesine rağmen inşaatlar % 30 seviyesinde kaldı. Hem ev sahibi olmak isteyen kooperatif üyelerinin hayallerini hem de evlerini yıktıkları insanların geleceklerini çaldılar.

Kooperatif üyeleri neler döndüğünü yıllar sonra anladılar. Savcılığa suç duyurusunda bulundular. Suç duyurusunda bulunanların birçoğu CHP’ye oy vermiş insanlar. Şimdi CHP’ye oy veren insanlardan çaldıkları paraları perdelemek ve bu insanların hak arama çabalarını bastırmak için CHP’lileri sokağa dökmek istiyorlar.

Ne güzel iş değil mi? CHP’liyi CHP’liye kırdırıp aradan kendi yaptıkları yolsuzlukları kapatıp sıyrılacaklar!

"CHP TÜRKİYE’YE LAZIM…"

AK parti 23 yıldır Türkiye’yi yönetiyor. Bu süreç içerisinde muhteşem işler başardı, ancak birçok hata da yaptı. İyi bir muhalefet bu ülkenin sigortasıdır. Maalesef ana muhalefet partisi olan ve kurucu parti hüviyetindeki CHP bu süreçte iktidardan daha büyük hatalar yaptı. Demokrasi istiyorum deyip perde arkasından darbeyi destekledi, ABD istihbarat uzantısı FETÖ kendisine karşı eylemlere girişirken düşman, hükümete karşı darbe yaparken dost görüldü ve iş birliği yapıldı. İlkeler ve idealler doğrultusunda siyaset yerine iktidar karşıtlığı politika yürütüldü. Milli meseleler ve milli projelere karşı çıkıldı. CHP’nin altı okunda bulunan tüm ilkeler birer birer çiğnendi yerle bir edildi. Parti yönetimindeki Atatürkçü- milliyetçi çizgideki insanlar tasfiye edildi. CHP, Atatürk’ün savaştığı batılı ülkelerin elçileri-vakıfları ve medyası ile iş birliği yapmaya başladı. Parti içindeki Atatürkçü, idealist, dürüst kadrolar tasfiye edildi. Hükümeti destekleyen basını ‘Yandaş Basın’ ilan edip kendisi ‘Fondaş Medya’ kurdu. Oysaki ihtiyaç olan herkesin yanlışına yanlış diyebilecek bağımsız medya idi. Bu tür olayları saymakla bitmez.

Kısacası CHP bu ülkenin sigortasıdır. Ancak bu sigorta çıkar guruplarının işgali altındadır. Şu an bu çıkar guruplarının birbirleri ile çatışması yaşanmaktadır.

Bunun İzmir’e yansıması ise CHP İl başkanı ve önceki Belediye Başkanı Tunç Soyer iş birliği ile halkın parasının iç edilmesidir. Şimdi kooperatif üyelerinin iç edilen milyarlarca lirasını “Siyasi Operasyon” adı altında gizlemeye çalışıyorlar. Olayların perde arkasını bilmeyen CHP’ ye oy vermiş insanları kendi hırsızlıklarını örtmek için sokağa davet ediyorlar.

Ben bu ülkenin kurucu lideri Atatürk’e ömrüm boyunca söz söyletmedim. Yanlışı doğrusu ile bu ülkenin tartışmasız kurucusu olduğunu kabul edip minnetle dua ettim. Ancak CHP’nin yönetim kadrolarının kurucu fikrin dışında bir gurup tarafından 15 yıl önce işgal edildiğini ve halen işgal altında olduğunu görmekten üzüntü duyuyorum. Allah CHP’yi bu işgalden kurtaracak gerçek CHP’lilere güç kuvvet versin. Onlar bu partiyi kurtarıp kuruluş ayarlarına döndürmediği sürece bu ülkenin geleceği de tehdit altında olacağından hiçbir şüphem yoktur. Allah ülkemize ve milletimize yardım etsin.

"HER ZAMAN SON SÖZÜ DEVLET SÖYLER…"

Savcılık gecikmiştir ama nihayet adım atmıştır.
Şimdi sırada yargının gereğini yapması vardır.
Devlet, olanı biteni not etmiştir. Unutmaz.
Er ya da geç gereğini yapar.

“Çünkü devlet yarına bırakır… ama yanına bırakmaz”

Bende yazımı Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün silah arkadaşı milli şef İsmet İnönü’nün bir sözü ile bitirmek istiyorum;

"Bir Ülkede Namuslular Namussuzlar Kadar Cesur Olmadıkça O Ülkede Kurtuluş Yoktur".

Sizi kalbinizin sahibine emanet ediyorum

Whatsapp İhbar Hattı

0533 263 43 78

[email protected]