Ülkemiz yaklaşık olarak 10 günden bu yana Sayın Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati sayesinde ekonomide kamuoyu için yeni sayılan terimleri tartışıyor. Hatta bu konuda espri içeren birkaç videoyu da sosyal medya mecralarında izledim. Ben en çok epistemoloji kelimesine takıldım. Aslında felsefi bir terim olan epistemoloji sayın bakan sayesinde ekonomi terimleri içersinde yerini aldı. Öncelikle aydınlanma açısından epistemoloji nedir? Sorusuna bir cevap vereyim; Epistemoloji; bilgi felsefesi, bilgiyle ilgilenen bir bilim dalıdır. Bilginin asıl kaynağını sorgular. Şimdi bunu cümlenin içinde kullanalım bakalım. Fazla kafa karıştırmadan düz ve yalın olarak. Ben TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu)in son açıkladığı eylül ayı enflasyon rakamını duyunca epistemolojik olarak koptum. Alın size bir cümle.Epistemolojili. Çünkü açıklanan rakam bilimsel gerçeklere ters. Yani eğer epistemoloji bilginin asıl kaynağını sorgular deniyorsa benim epistemolojik kopuşumda çok olağan değil mi? Birçok anlı şanlı iktisat profesörünün yer aldığı ENAG,dahası İTO nun açıkladığı oran ile TÜİK 'in oranı arasında yarı yarıya denebilecek bir fark var. Ekonomi yetkililerinin bunu açıklaması için bence başka terimler bulunması gerekiyor. Gelelelim başka bir epistemolojik örneğe. Son 10 günde dünyada petrol fiyatları 10 dolara yakın düşüş gösterdi.Son birkaç gün biraz artsa da hemen hemen yatay çizgide devam ediyor. Dolarda 5-6 kuruşluk bir oynaklıkla gidip geliyor. Hal böyle iken ve herkes normalde indirim beklerken bizim muhteremler özellikle motorinde 4 liraya yakın bir zam yaptı. Yani, şimdi soruyorum? Bu yapılanın bilgiyle,bilimle bir alakası varmı? Ya da ekonomik gerçeklerle? Bugün akaryakıt fiyatlarının enflasyonun ana nedenlerinden biri olduğunu pek çok kişi bağıra bağıra söylüyor. Ekonomik gerçeklerden epistemolojik kopuş işte tam burada ortaya çıkıyor.Durun bir örnek daha vereyim.Şahsım tam 43 yıl devlet memuru olarak çalıştıktan sonra emekli oldum Tam 43 yıl emekli sandığına sigorta primi ödedim. Yani emekli olunca hastalanırsam rahat rahat tedavi olayım, doktor ilaç yazinca zorlanmadan ilacimi alayim diye.Ama ne mümkün.Bugün doktorun yazdığı bir şeker test çubuğu ve B vitamini için tam 115 lira fark ödedim.Simdi soyleyin bana, ben burada epistemolojik olarak kopayım mı kopmayayım mı? Hadi ben bunu ödeyebilecek maaşı aliyorum.3-5 bin lira maaş alan bir emekli bu ücreti nasıl öder? Ve dahası niye öder? Anayasmızda sosyal bir hukuk devleti olduğumuz düzenlenmiş durumda. Peki bu husus sosyal devlet anlayışıyla nasıl bağdaşmakta?Yıllarca primini ödedigim hizmete tekrar para ödüyor olmam, hangi argümanla izah eilebilir durumda?. Elebette özel hastanelere ise bu konuda hiç değinmiyorum, kendileri apayrı bir yazı konusu. Bu noktada ekonomi yönetimine soruyorum: Faiz düşürerek enflasyonu düşürme tezinizi ısrarla uyguluyor ve yol açtığı acı sonuçlara tüm toplum katlanıyor. Pekala. Zam yaparak enflasyonu düşürmek şeklideki tutumunuzu hangi teze bağladığınızı izah edebilir misiniz? Hem ocak-şubat gibi enflasyon düşecek şeklinde beyanlar okuyoruz, ancak filliyatta yaşadığımız durum enflasyonu körükleyen zamlara dur denmemesi şeklinde tezahür ediyor. Bakın Belarus Devlet Başkanınına ikinci bir emre kadar tüm ülkede zam yapmayı yasaklıyorum dedi. Şaka değil gerçek. Aynen böyle bir açıklama yaptı geçtiğimiz günlerde. Kanımca takdir edilesi bir karar. Yani Nöro ekonomi,hederodoks politikalar,epistemolojik kopmalar derken halihazırda yaşanan zorlukların içinden çıkılması güçleşiyor gibi bir tablo çiziliyor, bu da bir an evvel ciddi kararlar almayı gerektiyor.  Sözün özü, sizce de daha fazla epistemolojik kopmalar yaşamadan bilimsel gerçeklere dayanan, tüm ileri ekonomik yönetimlerce benimsenen uygulamalara bir an önce dönmenin zamanı değil mi?Daha fazla beklemenin bedelini dar ve sabit gelirli ile fakir fukara öder.Benden söylemesi.. Kalın sağlıcakla….