İzmir Demokrasi Üniversitesi’nin kurucu rektörü Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper, ardında yaklaşık dokuz yılın sonunda yalnızca bir veda değil, kamu yararına dokunan kalıcı eserler bırakmayı başardı. Dokuz yıla yaklaşan görev süresinde sıfırdan kurduğu genç üniversiteyi bugün 10 fakülte, 3 meslek yüksek okulu, 18 araştırma merkezi, her yıl değişkenlik gösteren yaklaşık 90 tane yüksek lisans ve doktora eğitim programı ve 13.500 öğrenciye ulaşan güçlü bir yapıya kavuşturan Tunçsiper, yalnızca akademik başarılarla değil; Buca Seyfi Demirsoy Hastanesi ile yapılan afiliasyon ve Ağız-Diş Sağlığı Hastanesi gibi projelerle halkın doğrudan faydalandığı hizmetlere imza attı. Engelsiz Üniversite ödülleri, uluslararası iş birlikleri ve tıp ile diş hekimliği fakültelerinin elde ettiği rekor başarılar, Tunçsiper ’in vizyoner yönetim anlayışını özetler nitelikte. Kısacası, görev süresi sona erse de Bedriye Tunçsiper ‘in adı, üniversitenin hafızasında kamu yararını önceleyen bir lider olarak kaldı.
İzmir Demokrasi Üniversitesi’nin kurucu rektörü Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper, 21 Ocak 2017’den itibaren sürdürdüğü görevini tamamlamak üzere yaptığı açıklamada, dokuz yıla yakın süren rektörlük dönemini ve üniversitenin kaydettiği hızlı ilerlemeyi kapsamlı şekilde değerlendirdi.
Türkiye’de rektörlük görevlerinin teamüllere göre en fazla iki dönem yani sekiz yıl sürmesi gerekirken, Prof. Dr. Tunçsiper’e duyulan güven sayesinde görev süresinin dokuz yıla yaklaştığını belirten Tunçsiper, bu durumu kendisi için büyük bir onur ve ayrıcalık olarak nitelendirdi. Kurucu rektör olarak sıfırdan kurulan bir devlet üniversitesinin inşasında görev almanın kendisine büyük bir fırsat ve sorumluluk verdiğini vurguladı. Ayrıca, görev süresinin uzatılmasına olanak tanıyan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkürlerini iletti.
ÜNİVERSİTENİN KURULUŞUNDAN BUGÜNE KADAR KAYDETTİĞİ BAŞARILAR
Tunçsiper, görev süresi boyunca Yükseköğretim Kurulu (YÖK) başkanlarından Prof. Dr. Yekta Saraç ve Prof. Dr. Erol Özvar’ın destek ve yakın ilgisini her zaman yanında hissettiğini belirtti. Her iki YÖK başkanının mütevazı ve yol gösterici yaklaşımlarının, üniversitenin gelişiminde önemli katkılar sağladığını ifade etti.
İzmir Demokrasi Üniversitesi’nin bugün geldiği noktaya dair bilgiler veren Tunçsiper, üniversitenin 10 fakülte, 3 yüksekokul, 3 enstitü ve 42 bölüm ile yaklaşık 80 yüksek lisans ve doktora programı sunan köklü bir akademik yapıya ulaştığını aktardı. Üniversite bünyesinde kurulan 18 araştırma merkezi ile bilimsel faaliyetlerin yoğunlaştırıldığını, ayrıca sağlık alanında Buca Seyfi Demirsoy Hastanesi ile yapılan afiliasyon ve kendi bünyesinde kurulan Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi aracılığıyla hizmet sunulduğunu belirtti. Şu anda 13.500 öğrenci ve 750 kişilik akademik ve idari kadro ile güçlü bir yapılanmaya sahip olduklarını dile getirdi.
Tunçsiper, dokuz yıl içinde binlerce öğrencinin mezun edilerek ülkeye nitelikli insan kaynağı kazandırılmasının en büyük gururlarından biri olduğunu söyledi.
AKADEMİK VE ULUSLARARASI BAŞARILAR
Üniversitenin akademik alandaki hızlı yükselişine dikkat çeken Tunçsiper, öğretim üyesi başına düşen yayın sayısında Türkiye’de 208 üniversite arasında ilk beş arasında yer aldıklarını belirtti. Fakültelerinin yüzde 75’inde tamamen İngilizce eğitim verildiğini, böylece İzmir Demokrasi Üniversitesi’nin Ege Bölgesi’nde İngilizce tıp eğitimi sunan tek üniversite olduğunu vurguladı. Diş Hekimliği Fakültesi’nin DUS sınavında Türkiye birinciliği elde ettiğini, Tıp Fakültesi mezunlarının ise yüzde 80’inin ilk üç tercihe yerleştiğini aktardı.
Öğrencilerin sadece teorik bilgi değil, uygulamalı eğitim ve stajlarla da iş dünyasına hazırlandığını belirten Tunçsiper, yurtiçi ve uluslararası iş birlikleriyle öğrencilerin mesleki beceriler kazanmasının sağlandığını ifade etti. Meslek yüksekokullarının ise Atatürk Organize Sanayi Bölgesi ile yapılan iş birlikleri sayesinde mezunların istihdam oranlarının arttığını söyledi.
Uluslararası alanda da önemli gelişmelerin yaşandığını dile getiren Tunçsiper, akademisyenlerden bazılarının Stanford Üniversitesi ve Elsevier tarafından yayımlanan “Dünyada En Etkili Bilim İnsanları” listesine girmeyi başardığını, COST projelerinde Türkiye’yi temsil ettiklerini kaydetti. Üniversitenin Erasmus+ kapsamında 16 ülke ve 64 kurum, Mevlana ve Farabi programlarıyla ise 30’dan fazla ülke ile iş birliği anlaşmaları bulunduğunu aktardı. Uluslararası kongrelerde yabancı katılımcı sayısının yerli katılımcı sayısını geçtiğini, bu kongrelerin çıktısı olarak 250’ye yakın bilimsel kitabın yayımlandığını belirtti. Stanford Üniversitesi gibi prestijli kurumlarla yapılan akademik iş birliklerinin öğrenciler ve akademisyenler için küresel fırsatlar yarattığını vurguladı.
ARAŞTIRMA VE UYGULAMALI EĞİTİMDE ÜSTÜN PERFORMANS
Araştırma projelerindeki başarılarına da değinen Tunçsiper, TÜBİTAK 1001 projelerinde Türkiye ortalaması %17 iken İzmir Demokrasi Üniversitesi’nin kabul oranının %30’un üzerine çıktığını söyledi. Akademik teşvik alan öğretim üyesi oranının %60’lara ulaştığını belirten Tunçsiper, uygulamalı eğitimin tüm fakültelerde öncelikli tutulduğunu, öğrencilerin Buca Seyfi Demirsoy Devlet Hastanesi, Buca Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi ve üniversitenin Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi’nde kendi akademik kadrolarıyla uygulamalı eğitim aldığını aktardı.
ENGELSİZ ÜNİVERSİTE VE SOSYAL SORUMLULUK
Engelsiz Üniversite alanında da öncü çalışmalar yaptıklarını belirten Tunçsiper, 2024 Engelsiz Üniversite Ödülleri’nde mekânda erişim, sosyal-kültürel etkinliklerde erişim ve eğitimde erişim kategorilerinde ödüller kazandıklarını açıkladı. Tıp Fakültesi’nin Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek işaret dili projesini başarıyla tamamladığını ve İzmir Otizm Orkestrası (İZOT) aracılığıyla yüzlerce konserle toplumsal farkındalık yarattıklarını ifade etti.
GELECEĞE YÖNELİK GÜÇLÜ İNANÇ
Tunçsiper, üniversitenin sadece dokuz yıl gibi kısa bir sürede Türkiye’nin ilk 15 üniversitesi arasında uluslararası yayınlarda atıf alma oranı ve YÖK’ün akademik kriterlerde ilk 10’da yer almasının genç bir üniversite için olağanüstü bir başarı olduğunu vurguladı. Ülkenin en düşük bütçeye sahip üç üniversitesinden biri olmalarına rağmen büyük başarılara imza attıklarını söyledi.
Yakın gelecekte İzmir Demokrasi Üniversitesi’nin Türkiye’nin en iyi beş üniversitesi arasına gireceğine ve uluslararası sıralamalarda üst sıralara tırmanacağına inandığını dile getiren Tunçsiper, güçlü temeller üzerine inşa edilen bir kurum olduklarının altını çizdi.
TEŞEKKÜR VE VEDA
Son olarak makamların gelip geçici olduğunu, kendisi için en büyük onurun İzmir Demokrasi Üniversitesi’nin kurucu rektörü olmak olduğunu belirten Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper, bu onurlu görevi tevdi eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve yolculukta emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarına teşekkürlerini sundu.
İşte, İzmir Demokrasi Üniversitesi’nin kurucu rektörü Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper’in paylaşım yaptığı o veda mesajının tamamı;
Çok değerli Demokrasi Ailesi ve kıymetli kamuoyu,
21 Ocak 2017 tarihinden bu zamana kadar İzmir Demokrasi Üniversitesi’nde kurucu rektör olarak görev yapmaktayım. Ülkemizde bilindiği üzere teamüller gereği rektörlük en fazla iki dönem, yani sekiz yıl yapılabilmektedir. Ancak şahsıma duyulan güven neticesinde görev sürem dokuz yıla yakın bir süreye ulaşmış; bu durum, benim için ayrıca büyük bir onur ve ayrıcalık olmuştur. Bana sıfırdan bir devlet üniversitesinin kurucu rektörü olma fırsatını veren ve görev süremi uzatarak bu onurlu hizmeti daha uzun sürdürme imkânı tanıyan Sayın Cumhurbaşkanımıza en derin şükranlarımı sunarım.
Görevim boyunca, ilk dönemimde dönemin YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’ın; ikinci dönemimde ise mevcut YÖK Başkanımız Prof. Dr. Erol Özvar’ın yakın ilgisini ve desteğini her zaman yanımda hissettim. Rektörlerin üstünde bir makamda bulunmalarına rağmen her iki başkanımız da mütevazı duruşlarıyla, yol gösterici yaklaşımlarıyla ve yapıcı destekleriyle üniversitemizin gelişiminde önemli katkılar sağlamışlardır. Kendilerine bu anlayış ve desteklerinden dolayı şükranlarımı sunarım.
Yaklaşık dokuz yıl süren bu yolculukta, sıfırdan kurulan üniversitemizi bugün başarılarıyla öne çıkan saygın bir kurum haline getirmekten büyük bir gurur duyuyorum. Üniversitemiz; 10 fakülte, 3 yüksekokul, 3 enstitü, 42 bölüm ve her yıl değişkenlik gösteren yaklaşık 80 yüksek lisans ve doktora programı ile 18 araştırma merkeziyle büyümüş; Buca Seyfi Demirsoy Hastanesi ile afiliasyonunu gerçekleştirmiş ve kurmuş olduğumuz İzmir Demokrasi Üniversitesi Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi aracılığıyla vatandaşlarımıza sağlık hizmeti sunmaya başlamıştır. Bugün itibarıyla 13.500 öğrencisi ve 750 kişilik akademik-idari kadrosuyla genç bir üniversite olmamıza rağmen güçlü bir yapılanmaya kavuşmuş durumdayız. Dokuz yılda binlerce öğrencimizi mezun ederek ülkemize nitelikli insan kaynağı kazandırmanın gururunu yaşıyoruz.
Akademik başarılarımız üniversitemizin kısa sürede kat ettiği yolu en iyi şekilde ortaya koymaktadır. Öğretim üyesi başına düşen yayın sayısında son yıllarda 208 üniversite arasında ilk beş içerisinde yer alan İzmir Demokrasi Üniversitesi, bilimsel üretkenliğiyle ülkemizin öncü kurumları arasına girmiştir. Fakültelerimizin %75’inde %100 İngilizce eğitim verilmektedir. Bu yönüyle İzmir Demokrasi Üniversitesi, Ege Bölgesi’nde İngilizce tıp eğitimi sunan tek üniversite olma özelliğini taşımaktadır. Diş Hekimliği Fakültemiz DUS sınavında Türkiye birinciliği elde etmiş, Tıp Fakültemiz ise mezunlarının %80’ini ilk üç tercihe yerleştirmiştir.
Fakültelerimizde öğrencilerimize yalnızca teorik bilgi vermiyor; staj ve uygulamalı eğitimlerle onları iş dünyasına hazırlıyoruz. Yurtiçi iş birlikleri ve uluslararası programlar sayesinde öğrencilerimiz hem mesleki beceri kazanmakta hem de farklı kültürlerde deneyim edinmektedir. Meslek yüksekokullarımızda ise Atatürk Organize Sanayi Bölgesi ile yapılan çalışmalar, öğrencilerimiz için mezuniyet sonrası istihdamı artırmıştır.
Uluslararası alanda da dikkat çeken başarılara imza atılmıştır. Akademisyenlerimizden bazıları, Stanford Üniversitesi ve Elsevier tarafından yayımlanan “Dünyada En Etkili Bilim İnsanları” listesine girmeyi başarmış; ayrıca COST projelerinde ülkemizi temsil etme hakkı kazanmıştır. Üniversitemizin Erasmus+ kapsamında 16 ülke ve 64 kurumla, Mevlana ve Farabi programları aracılığıyla ise 30’dan fazla ülke ile iş birliği anlaşması bulunmaktadır. Uluslararası kongrelerimizde yabancı katılımcıların yerli katılımcılardan fazla olması, üniversitemizin uluslararası görünürlüğünü artıran dikkat çekici bir gelişme olmuştur. Bu kongrelerin çıktısı olarak 250’ye yakın bilimsel kitap yayımlanmıştır. Stanford Üniversitesi gibi prestijli kurumlarla yürütülen akademik iş birlikleri, öğrencilerimize ve akademisyenlerimize küresel ölçekte yeni fırsatlar sunmaktadır.
Araştırma projelerindeki başarılarımız da vizyonumuzu güçlendirmektedir. TÜBİTAK 1001 projelerinde ülke ortalaması %17 iken, üniversitemizin kabul oranı %30’un üzerine çıkmıştır. Akademik teşvik alan öğretim üyesi oranımız ise %60’lara ulaşmıştır. Bütün fakültelerimizde uygulamalı eğitim öncelikli tutulmuş; öğrencilerimiz, Buca Seyfi Demirsoy Devlet Hastanesi, Buca Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi ve kurmuş olduğumuz İzmir Demokrasi Üniversitesi Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi aracılığıyla kendi akademik kadromuz eşliğinde uygulamalı eğitim alma imkânına kavuşmuştur.
Engelsiz Üniversite alanında da öncü adımlar atılmış; 2024 Engelsiz Üniversite Ödülleri’nde mekânda erişim, sosyal-kültürel etkinliklerde erişim ve eğitimde erişim kategorilerinde ödüller kazanılmıştır. Ayrıca Tıp Fakültemiz Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek işaret dili projesini başarıyla tamamlamış; otizme yönelik kurulan İzmir Otizm Orkestrası (İZOT) yüzlerce konser vererek toplumsal farkındalık oluşturmuştur.
Üniversitemiz, kuruluşundan bu yana yalnızca dokuz yıl gibi kısa bir sürede önemli başarılara imza atmıştır. Uluslararası yayınlarda atıf alma oranında Türkiye’nin ilk 15 üniversitesi arasında yer almış; ayrıca YÖK’ün yaptığı değerlendirmelerde üniversitemiz akademik kriterlerin genelinde Türkiye’nin ilk 10 üniversitesi arasında gösterilmiştir. Bu başarı, genç bir üniversite olmamıza rağmen akademik kadromuzun bilime yaptığı güçlü katkıları ortaya koymakta ve İzmir Demokrasi Üniversitesi’nin kısa sürede ülkemizin saygın yükseköğretim kurumlarından biri haline geldiğini göstermektedir.
Üniversitemiz, ülkemizdeki tüm üniversiteler arasında en düşük bütçeye sahip üç kurumdan biri olmasına rağmen; idari kadrosu, akademisyenleri, öğrencileri ve mezunlarıyla birlikte çok önemli başarılara imza atmıştır.
Tüm bu birikim ve tecrübeler ışığında, İzmir Demokrasi Üniversitesi’nin yakın gelecekte yalnızca Türkiye’nin en iyi beş üniversitesi arasında değil, aynı zamanda uluslararası sıralamalarda da üst sıralarda yer alacağına yürekten inanıyorum. Çünkü biz, güçlü temeller üzerine inşa edilmiş bir kurumuz.
Makamlar gelip geçicidir; gelecekte farklı görevler üstlenmek mümkün olsa da, benim için en büyük onur ve ayrıcalık İzmir Demokrasi Üniversitenin kurucu rektörü olmaktır. Şahsıma bu onurlu görevi tevdi eden Sayın Cumhurbaşkanımıza bir kez daha şükranlarımı sunar; bu yolculukta emeği ve desteğiyle yanımda olan tüm çalışma arkadaşlarıma gönülden teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle,
Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper