1,5 MİLYARLIK PEŞKEŞ'İN PERDE ARKASINI TEMİZELLER ORTAYA ÇIKARDI!

SİYASET 14.03.2024 - 16:28, Güncelleme: 14.03.2024 - 16:28 94441+ kez okundu.
 

1,5 MİLYARLIK PEŞKEŞ'İN PERDE ARKASINI TEMİZELLER ORTAYA ÇIKARDI!

Paranın satın alamayacağı büyükşehir meclis üyeleri de varmış demek ki!
Paranın satın alamayacağı İzmir Büyükşehir meclis üyeleri de varmış demek ki! 5 onurlu haysiyetli meclis üyesinin hikayesini bu yazıda bulabileceksiniz? İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde skandalların ardı arkası kesilmiyor. 2012’ den beri 14 senedir bir türlü çalıştırılamayan, sistemi çalıştırmak için 10 kez ihale yapılan ve  bu güne kadar ödemelerin yapıldığı günlerin döviz kurları ile hesaplandığında 57 Milyon dolar para ödenen sistem konusunda Sayıştay denetçilerinin ortaya çıkardığı 22 milyon 434 bin kamu zararı ve bu zararın sorumlular hakkında ortaya çıkan zimmetin daha da büyümesini önlemek için Tunç Soyer ve Bürokrat ekibi seçime 23 gün kala yangından mal kaçırır  gibi 7 Mart 2024 tarihinde 1.3 milyar TL yaklaşık maliyet ile 2886 sayılı ihale kanunu ile EDS sistemini yap-işlet-devret sistemi ile bir şirkete vermek üzere  ihale yapmak istedi. 5 meclis üyesinin bu konuda “milletin parasını ne pahasına olursa olsun peşkeş çektirmeyiz ve bunun için yani bu milletin menfaati için hangi bedel ödenmesi gerekiyorsa biz öderiz diyerek” yapılacak ihaleye onay vermediler Büyükşehir belediyesi Meclis Üyelerinin arasına karışmış ama namuslu, onurlu ve edepli oldukları için fazla göze batmayan konuşmaktan ziyade sadece işlerini yapan aldıkları her oyun sonuna kadar hakkını veren, nesli tükenecek kadar az sayıda  meclis üyesinden  beş meclis üyesi yani 5 tane insan evladı. Beytülmalın ne demek olduğunu bilen beş kişi. Sizi anlınızın ortasından öpüyor aldınız her oy yediğiniz her lokma kadar sizlere helal olsun diyorum. Şimdi bu yukarıdaki paragrafları halkın anlayacağı şekilde anlatalım ve işin başına dönüp çabucak unuttuklarımızı yeniden hatırlatalım. Yıl 2012, İzmir Büyükşehir Belediyesi Tam Adaptif Trafik Denetim, Yönetim ve Bilgilendirme Sistemi Projesi (Halk arasında EDS-Elektronik Denetleme ve Akıllı Trafik sistemi) kurmak için ihaleye çıkar. İhaleyi 53 milyon 874 lira bedelle Çek AZD Praha S.R.O - Cross Zlin A.S. iş ortaklığı kazanır. İhale tarihinde 1$=1.77 liradır. Yani ihalenin dolar olarak karşılığı 30 milyon 437 bin $’dır. Bu paranın bugünkü dolar kuru ile karşılığı 1 milyar liraya denk geliyor. 14 yıllık Enflasyon oranında arttırırsanız bugünkü değeri 1 milyar 460 milyon liraya geliyor. Anlayacağınız harcanan para kadar daha para harcanması için 1.3 milyarlık yeni bir ihale daha yapmak istiyorlar. Bu iş sadece kamu zararı değil akıllara zarar olduğu gibi DEVLET İTİNAYLA SOYULUR lafının uygulanış hali, Bu yapılacak işin en önemli kısımlarından birisi Emniyet Genel Müdürlüğünün kullanımına devredilecek EDS sistemi. Yani kurulacak sistem ile hız ihlali, kırmızı ışık ihlali yapan araçlar tespit edilecek ve kesilen cezaların % 70’i hazineye % 30 ise belediyeye gelir olarak kaydedilecek. Devletin iki kurumu iş birliği yapıyor, Belediye yatırımı yapıyor, Emniyet Müdürlüğü sistemi kullanıyor ve karşılığında elde edilen gelirden de belediyede pay alıyor. Eee ne var bunda ne güzel işte diyorsunuz değil mi? Yok diyemiyorsunuz işte! Çünkü Emniyet Genel Müdürlüğü 2017 yılında EDS sistemini yönetmeliğin istediği şartlara uygun olmadığı için teslim alma-ortak işletim protokolünü imzalamayı kabul etmez. Belediye Başkanı bürokratlara sorar ‘’ yav kardeşim bu kadar para harcadık niye devredemiyoruz’’ Bürokratlar hemen cevap verir; “Başkanım biz 2012 de geçerli olan yönetmeliğe göre ihaleye çıkarak sistemi kurduk ancak 2016’da yönetmelik değişti o yüzden Emniyet Müdürlüğü, sistemin 2016’da çıkan yönetmelikte istenen kriterlere uygun olmasını istiyor. Bizim bu konuda kusurumuz yok diyorlar.’’ Başkan da bürokratlarına hak veriyor. Ama gelgelim işin aslı öyle değil. Anlaşılır olsun diye bir örnekle anlatalım; Bir ev yapmak istiyorsunuz. Yürürlükteki İmar Yönetmeliğine uygun olarak 200m2 büyüklüğünde bir evin projesini çizdiriyorsunuz.  Bir sonraki adım inşaat ruhsatı alıyorsunuz. Siz ruhsatı alıp inşaata başladıktan sonra İmar yönetmeliği değişiyor. Bu araziye yeni yönetmelik gereği 150 m2 inşaat yapabilir hale geliyorsunuz. Ama bu değişiklik sizi etkilemiyor çünkü siz eski yönetmeliğe tabisiniz çünkü ruhsatınızı değişimden önce aldınız. İşte EDS sistemi içinde aynı durum geçerli; Belediye Emniyet Genel Müdürlüğü ile daha ihalenin başında bir devir protokolü yapılmış olsaydı 2016 yılında çıkan yeni yönetmelikteki değişiklikler Mevcut protokolü etkilemeyecekti. Ev inşaatı örneğine dönersek Büyükşehir Bürokratları EDS için ruhsat almadan yani Emniyet Genel Müdürlüğü ile protokol imzalamadan EDS kurdukları için 2016 yılında yönetmelik değişince ortada kalıyorlar. Anlayacağınız belediye içerisine doldurulan liyakatsiz personel Daha işin temelinde ilk tuğlalar yanlış koymaya başlıyorlar yani bir başka değişle gömleğin ilk düğmesini baştan yanlış ilikliyorlar. Kasıtlı ve kasıtsız yanlışlar bu yanlış konulan ilk tuğlanın üstüne eklenince devletin paralarının savrulduğu, haksız kazançların elde edildiği devletin ve milletin parasının resmen peşkeş çekildiği belgeler ile ortaya çıkıyor. Bu skandalların iyi anlaşılabilmesi için önce İhale sisteminin nasıl işlediğini iyi anlamak gerekir. Bir Kamu kurumu ihaleyi kazanan müteahhit ile sözleşme yapar. Bu sözleşmede idari ve teknik şartların tamamı yer alır. Firmadan ihalenin % 6’sı kadar teminat mektubu alınır, eğer işin başlangıcında avans ödenecek ise onun içinde ayrıca teminat mektubu alınır. İşin bittiği tarihte Geçici Kabul yapılır. Yani sistem ufak tefek eksikleri olsa da teslim alınır. Ancak bu eksiklerin parası da ödenmez. Sistem kurumca ‘’kesin Kabul ‘’ile tamamen teslim alınmış olur. Geçici kabul ile kesin kabul arasındaki süreçte firmanın eksiklerini tamamlaması ve kullanım anında çıkacak diğer aksaklıkları da gidermesi gerekmektedir. Yasa gereği Geçici kabulden sonra firma eksiklerini gidermez ise teminat mektubu irat kaydedilerek eksikler belediye tarafından ya tamamlanır ya da tamamlattırılır. Bu açıklamadan sonra biz dönelim olayın akışına. İşin sözleşmeye göre bitiş tarihi 18.07.2016. İdare firmaya tam 240 gün süre uzatımı veriyor. Sistemin bir an önce devreye girmesi konusunda İç işleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından gelen uyarılar sonucunda Başkan Aziz Kocaoğlu bürokratlarına ‘’ İşi adam gibi yapın, sistemi devreye alın ‘’ talimatını verir. Gerek başkanın talimatı gerekse tükenen zaman nedeniyle Geçici Kabul Heyeti kurularak sistem kontrol edilir ve 18 Ağustos 2017 tarihinde ‘’Geçici Kabul Tutanağı‘’ imzalanır. Bu tutanakta sistem hakkında 20 kalem eksik ve kusur olduğu belirtilir. Sistem bu eksikleri ile kullanılmaya başlar. Sözleşme gereği ‘’Geçici Kabul’’ ile firmanın 30 Kasım 2020 tarihinde dolacak olan 1200 günlük teminat ( başka bir anlamda garanti) süresi de başlar. 2019 yılı seçimlerinde Aziz Kocaoğlu gider yerine Tunç Soyer gelir. Ama EDS hala Emniyet Genel Müdürlüğüne devir edilerek hizmete alınamamıştır.  Bakanlık, Emniyet Müdürlüğü, Jandarma ve Kaymakamlıklar tarafından yazılan yazılar nedeniyle ilgili bürokratlar ciddi baskı altındadır. 5 kişilik kesin kabul komisyonu kurulur. Gel gör ki bu komisyonda olması gereken bilgisayar mühendisi, elektronik mühendisi ve yazılımcılardan bir tanesi bile yer almaz. Komisyon üyelerinin tamamı tekniker ve teknisyen statüsünde olan personelden kurulur.  9 Mart 2021 Tarihinde ‘’Kesin Kabul Tutanağı ‘’ imzalanır. Üyelerden ikisi Geçici Kabul Tutanağındaki eksikliklerin halen giderilmediğini şerh olarak yazar. İşin akışını anlatmaya ara verip yukarıdaki süreci daha anlaşılır hale getirelim; Geçici kabul ile kesin kabul arasında bürokratların yapması gerekenler ne idi onlar ne yaptı buna bakalım. Geçici kabulden sonra tüm eksikleri firmaya tamamlatmaları gerekiyordu. Onlar ne yaptı, sözleşme imzaladıkları çek firmasının parasını alıp da yapmadığı işleri doğrudan alım ihaleleri ile belediyenin kasasından bir daha para ödeyerek yaptırdılar. Hatta utanmadılar bu ihalelerden üç tanesini de yeniden Çek AZD Praha S.R.O - Cross Zlin A.Ş. iş ortaklığına yani aynı firmaya verdiler. Sayıştay Denetçileri hazırladıkları raporda; ihalede kullanılan şartnamenin elektronik trafik denetleme sistemlerinin (KGYS-TEDES) güncel ve ihale tarihindeki mevzuata uygun yapılmadığını, Sistemin hali hazırda İl Emniyet Müdürlüğü ile koordineli çalışmadığının tespit edildiği, elektronik denetleme sistemleri başlığı için KDV hariç 5 milyon 234 bin lira ödeme yapıldığını tespit ettiler. Teknik şartnameye göre istenilen durumlarda otobüs şoförleri ile sesli ve görsel iletişim kurulabilmesi ve otobüs içlerinin de kamera vasıtası ile trafik merkezinden izlenmesi gerekirken bu sisteminde çalışmadığı ve çalışmayan sistem için de KDV hariç 8 milyon 209 bin lira ödendiği belirlendi. Denetçiler hazırladıkları RAPORDA teknik şartnamede "Yayalaştırılmış Bölge Yönetimi Sistemi" başlığında yayalaştırılacak bölgelerde oluşturulacak giriş-çıkış noktalarında plaka tanıma sistemleri kurulması gerekirken yayalaştırılmış bölgelerde kullanılan plaka tanıma sistemi kameralarının teknik şartnamenin bu maddelerine uymadığı ve bunun için KDV hariç 553 bin lira ödeme yapıldığını yazdılar.  Teknik şartnamede, "Saha bileşenleri ile elektronik trafik denetleme sistemi arasında iletişim bağlantısının fiber optik iletim hattı ya da geniş alan kablosuz ağ üzerinden yapılacaktır" hükmü bulunmasına rağmen bunun için yapılması gereken 1 milyon 317 bin lira tutarındaki altyapı kablolamasının yapılmadığı da ortaya çıktı. Sonuç olarak Sayıştay denetçileri toplam 22 milyon 434 bin liralık kamu zararı olduğunu tespit ettiler. Sayıştay sorumlulardan önce sorgu yazıp savunma istiyor. Gelen savunmayı değerlendirip İlgili dairesinde karar veriyor. Sonucu İlama çıkıyor. Yani kişilerin zimmet sorumluluğu bulunduğunu belirtiyor. Prosedür işliyor ve Yapılan yargılama sonucu kişi borçları kesinleşiyor. Sayıştay’ın yargılama ilamları Belediye’ye ulaşıyor; Kamu zararının faizi ile beraber sorumlulardan tahsil edilmesine karar veriliyor. Prosedürün son basamağı olarak kişiler temyize gidiyor.  İş Temyiz de yani son aşamada, çok yakında karar çıkacak. Bu arada Sayıştay İç işleri Bakanlığına yazarak Mülkiye Müfettişlerinin de inceleme yapmasını istiyor ve konu yargıya taşınıyor. 22 milyon 434 bin lira olan bu parayı bugünün parası sanmayın, ödeme tarihlerindeki dolar kuru ile hesapladığınızda 8 milyon $ dolar ödeme yapılmış. 8 milyon $ ‘ın bugünkü karşılığı 250 milyon lira. Zararı görüyor musunuz? Kimlerin cebine girdi bu paralar Devlet bu parayı geri alabilir mi bilmem. Çünki bu durumlarda genelde zimmet çıkanlar üzerlerindeki mal ve parayı eşlerinin yakınlarının üzerine aktarıyor. Hatta bu süreçte sorumlu personelden birinin Almanya’ya gittiği ve dönmeyeceği, bir personelinde eşinde boşandığı iddiaları konuşuluyor hatta basına düşüyor. Devlet alacağını, İcra kanunu uyarınca devlet memurunun maaşından en fazla 1/4 kesip alıyor. Yani devletin alacağını tahsil etmesi için insan ömrü yetmiyor. Alan aldığı ile kalıyor... Sayıştay bulduğu usulsüzlükleri tahsil ediyor. Ama bu paraları bile bile kanuna aykırı ihale yapanlar hakkında kimse işlem yapmayacak mı? Bu insanlar cezalandırılmayacak mı? Bilerek devleti dolandıran zarar veren bir kişi hapis yatmayacak mı? Biz tekrar işin akışına dönelim. Kesin kabul yapıldıktan sonra Belediye yüklenicinin kalan ödemelerini yapar ve firmanın teminat mektubunu iade eder. Yani firma milyonlarca lira haksız kazanç sağlayarak elini kolunu sallayarak ülkesine gider. Sayıştay raporları ortaya dökülüp şahıslara zimmet çıkınca ortalık karışır. Sayıştay sırasıyla; Genel Sekreter Buğra Gökçe, Genel Sekreter Yardımcısı Eser Atak, Ulaşım Daire Başkanı Mert Yaygel, Şube Müdürü Mustafa Karaova, harcama yetkilisi Kader Sertpoyraz, Müdür Mehmet Ali Bodur, kontrol mühendisi Necdet Cesur ve Hayri Kaşıkara, geçici kabul komisyonu üyesi teknisyen Tayfun Çetinkaya, mühendis Özgür Abbas Kurt, geçici kabul komisyon üyesi Hasan Kuran, kontrol teşkilatından mühendis Gökhan Üstündağ, tekniker Selçuk Kaplan, geçici kabul komisyonu üyesi mühendis Onur Can Bülbül, kesin kabul komisyon üyesi tekniker Hüseyin Acar ‘ı oluşan kamu zararından sorumlu tutar. Belediye Başkanı Tunç Soyer konuları öğrendiği için herhangi bir aksiyon almaz ise Görevi İhmal ile suçlanabileceğini görür ve teftiş kuruluna soruşturma açtırır. Bu soruşturma aynı zamanda Tunç Soyer’in Belediye’den bir türlü gönderemediği Genel Sekreter Buğra Gökçeyi yollaması için de bir fırsat olur.  Yapılan soruşturma sonucunda başta genel Sekreter Buğra Gökçe’ye kınama cezası verilir. Diğer sorumlular hakkında adli soruşturma yürütülmesi ile ilgili prosedürün işletilmesi için İzmir Valiliği'ne yazı gönderilme kararı alınır. 30 Milyon $’lık işe 57 milyon $ ödeyip devletin 27 milyon dolarını buharlaşmasına sebep olan başta kontrol görevini yapmayan üst yöneticilere ve diğer personele işlem yapıldığını ve durumlarının perişan olduğunu kimsenin yüzüne bakamadıklarını düşünüyorsanız yanılırsınız.   27 MİLYON DOLARI BUHARLAŞTIRAN İŞTE O BÜROKRATLAR             Buğra Gökçe İstanbul Büyükşehir Belediyesine Genel Sekreter Yardımcısı olarak gider. Genel Sekreter Yardımcısı Eser Atak ESHOT Genel Müdür Yardımcısı olur. Daha önceki dönemde Ulaşım Daire Başkanı olan Kader Sertpoyraz ESHOT Genel Müdür yardımcısıdır. Ulaşım dairesi Başkanı Mert Yaygel görevinden alınıp genel Sekreterliğe bağlı mühendis -ulaşım uzmanı olarak görevlendirilir (Evine en yakından yerden kart bastığı iş yerine gelmediği söyleniyor). Yerine Ulaşım Daire Başkanlığı’na Oruç Kadir Efe görevlendirilir. Ne güzel değil mi?  Gelinen süreçte Bürokratlar ise ciddi bir açmaz içindedirler. Bu işin halledilerek bitirilmesi gerekmektedir. Belediyenin kasasından para harcayarak bu işi yaparlarsa, zimmet miktarı yükselecektir. Örneğin takılmış olan kameraların yerine yeni kameralar alındığında iki kamera arasındaki fiyat farkı da zimmet olarak doğacaktır. Yeni Sayıştay sorguları, basın, savcı vs sıkıntılı bu süreci yaşamadan olayın kapatılabilmesi için Hasılat Paylaşımına olanak veren 2886 sayılı kanun ile ihaleye çıkılması çözüm olarak bulunur. Bu sistemde yatırımı ihaleyi alan şirket yapacağı için şirket harcamaları kamu zararı olarak kabul edilmediği ve ayrıca Sayıştay denetimi dışında olduğu için olayın üstü örtülecek ve büyümesi engellenmiş olacaktır. Bürokratların bir planı varsa Allah’ın da planı olduğunu kimsenin unutmaması gerekir. Tunç Soyer Belediye Başkan adayı olamamıştır. Bürokratlara göre seçimi Cemil Tugay kazanacak ama bu büyük bir sorun çünkü Cemil Tugay akçeli işlere bulaşanlara karşı sıfır tölerans gösteren bir adam. Karşıyaka Belediye başkanlığı ile ilgili bir sürü olumsuz eleştiri yapıldı ancak hiç kimse akçeli işlerle ilgili bir tek eleştiri getiremedi. O halde Bürokratların bunu seçimden önce ihale etmeleri gerekiyordu. Daire Başkanı Kadir Efe Genel sekreter yardımcısı Özgür Ozan Yılmaz’ı atlayarak Başkanla görüşür ve O’nu ihale yapılması için ikna eder. 7 Mart 2024 tarihinde ihale yapılması için ilana çıkılır. İhaleye girecek firmanın ihale dökümanını-şartnamesini alması için belirlenen ücret 100 bin lira gibi astronomik bir rakam belirlenir. Yani kimse ihale dökümanını incelemesin ve fazla karıştırılmasın istenir. Ayrıca ihale dökümanı sır gibi saklanır. Sisteme yüklenmez. Normalde ihale dökümanı KİK (Kamu İhale Kurumu ve hatta Belediyenin sitesinde yayınlanır ki herkes görsün giren firma sayısı artsın istenir. İhale şartnamesine %30 iş bitirme şartı getirilir. Yani bu ihaleye teklif veren firmanın verilen muammen bedel-İhaleye teklif edilen fiyat’ın %30’u kadar daha önce tek sözleşme ile iş yapmış olması istenir. Ayrıca istenilen iş bitirme belgesi sadece EDS kurmuş olmayı şart koşmaktadır. Bu işin uzmanları bu durumda Türkiye’de sadece tek bir İstanbul firmasının olduğunu söylemektedir. Şartnameye göre firma sistemi kuracak ve 7 yıl işletecek ve hasılattan pay alacaktır. Aynı firma ilaveten 3 yılda bakımından sorumlu olacak ve ödeme alacaktır. İşin uzmanları 300-400 milyon lira arasında bir yatırım ile yapılabileceğini ifade ediyorlar. Bu işten firmanın elde edeceği gelirin ise 6 milyar lira civarında olacağını söylüyorlar. Ama hesaplayamadıkları şey; Onurlu Bürokratlar ve onlara kulak veren Erhan Uzunoğlu, İlhan Özköse, Serkan Kalmaz, Nilüfer Bakoğlu Aşık ve Onur Yiğit isimli  5 Onurlu meclis üyesidir.         Bu yaşananlardan rahatsız olan Bürokratlar Meclis üyelerine ulaşır. Meclis üyeleri de konuyu encümende görevli meclis üyelerine aktarır. Meclis üyeleri konu hakkında açıklama ister. Yapılan açıklamalardan tatmin olmayan ve araştıran meclis üyeleri kesinlikle bu ihaleye katılmayacaklarını ifade ederler. Encümen’de 5 Bürokrat 5 Meclis üyesi vardır. Meclis üyeleri ihaleye katılmaz ise çoğunluk sağlanamadığı için ihale yapılamaz ve ertelenir. Meclis üyeleri ‘’İhale günü Encümen toplantısına geliriz ama ihale yapılacak olursa imza atmadan salonu terk ederiz’’ derler.  Eğer ihale yapılacak ise Belediye Başkanı Tunç Soyer Encümene katılsın imza atsın söylemi ortaya atılır. İhale günü Tunç Soyer şehir dışına çıkar ve vekaletini Meclis Üyesi Murat Aydın’a bırakır. Zaten ihaleden iki gün önce ihalenin yapılmayacağı herkese söylenir. İhale günü gelip çatar, Gazeteciler de ihale salonuna gelir;100 bin tl astronomik ücret ödeyip ihale dökümanı alan Kırtur firması yetkililerinin Ulaşım Daire Başkanı Oruç Kadir Efe ve beraberindeki bürokratlar ile Encümen kapısının önünde tartıştığına şahit olurlar. Firma yetkilisi, ihalede getirilen '1 milyar 328 milyon liralık muhammen bedelin yüzde 30'undan az olmamak üzere tek sözleşmeye ilişkin iş deneyimini gösteren belge sunulması' şartına itiraz etmektedirler. Daire Başkanı Efe, bu şartı Türkiye'de birçok firmanın yerine getirdiğini iddia ederken firma yetkilisi ise, bu şartın ihale konusu olan EDS kurulumu üzerine getirildiğini ve Türkiye'de bu büyüklükte EDS sistemi kuran sadece bir firma olduğunu, o yüzden bu şartın rekabeti kısıtlayıcı bir unsur oluşturduğunu söyler. Sonunda ihaleye başlanır ve hiç kimse teklif vermez. İhale iptal edilerek evraklar dairesine iade edilir. Devlet boşa harcanacak milyonlarca lira zarardan kurtulduğu gibi EDS kurulumunu kendisi yaparak milyarlarca gelir elde edebilir. Şimdi İzmirliler adına, çocuklarımızın geleceği adına gerek Ak Parti adayı Hamza Dağ’a gerekse CHP adayı Cemil Tugay’a soruyorum. Bu ve bunun gibi yapılan işlerde liyakatsız üst yöneticileri görevde tutacakmısınız? Devleti zarara uğratanların burnundan getirecekmisiniz? Yoksa sizde düzene uyacakmısınız? Seçimden sonra 1 ay içinde Belediye’de yeni bir sayfa açtınız açtınız açmadınız geçmiş olsun! Sizde bu sarmalın içinde kaybolup gideceksiniz. Hatırlı iş adamlarından, Genel Merkezden, Partinizin vekillerinden, siyasetçilerden bu adamlar görevde kalsın diye gelecek baskıya dayanabilecekmisiniz.? Allah için söylüyorum Belediyeyi bu adamlardan kurtaracak, hesap soracak ve Liyakatli, çalışkan dürüst kadroları kuracak başkan başımızın tacıdır. Sonuna kadar da destek olacağız. Kalın sağlıcakla…..
Paranın satın alamayacağı büyükşehir meclis üyeleri de varmış demek ki!

Paranın satın alamayacağı İzmir Büyükşehir meclis üyeleri de varmış demek ki!

5 onurlu haysiyetli meclis üyesinin hikayesini bu yazıda bulabileceksiniz?

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde skandalların ardı arkası kesilmiyor.

2012’ den beri 14 senedir bir türlü çalıştırılamayan, sistemi çalıştırmak için 10 kez ihale yapılan ve  bu güne kadar ödemelerin yapıldığı günlerin döviz kurları ile hesaplandığında 57 Milyon dolar para ödenen sistem konusunda Sayıştay denetçilerinin ortaya çıkardığı 22 milyon 434 bin kamu zararı ve bu zararın sorumlular hakkında ortaya çıkan zimmetin daha da büyümesini önlemek için Tunç Soyer ve Bürokrat ekibi seçime 23 gün kala yangından mal kaçırır  gibi 7 Mart 2024 tarihinde 1.3 milyar TL yaklaşık maliyet ile 2886 sayılı ihale kanunu ile EDS sistemini yap-işlet-devret sistemi ile bir şirkete vermek üzere  ihale yapmak istedi.

5 meclis üyesinin bu konuda “milletin parasını ne pahasına olursa olsun peşkeş çektirmeyiz ve bunun için yani bu milletin menfaati için hangi bedel ödenmesi gerekiyorsa biz öderiz diyerek” yapılacak ihaleye onay vermediler

Büyükşehir belediyesi Meclis Üyelerinin arasına karışmış ama namuslu, onurlu ve edepli oldukları için fazla göze batmayan konuşmaktan ziyade sadece işlerini yapan aldıkları her oyun sonuna kadar hakkını veren, nesli tükenecek kadar az sayıda  meclis üyesinden  beş meclis üyesi yani 5 tane insan evladı. Beytülmalın ne demek olduğunu bilen beş kişi. Sizi anlınızın ortasından öpüyor aldınız her oy yediğiniz her lokma kadar sizlere helal olsun diyorum.

Şimdi bu yukarıdaki paragrafları halkın anlayacağı şekilde anlatalım ve işin başına dönüp çabucak unuttuklarımızı yeniden hatırlatalım.

Yıl 2012, İzmir Büyükşehir Belediyesi Tam Adaptif Trafik Denetim, Yönetim ve Bilgilendirme Sistemi Projesi (Halk arasında EDS-Elektronik Denetleme ve Akıllı Trafik sistemi) kurmak için ihaleye çıkar. İhaleyi 53 milyon 874 lira bedelle Çek AZD Praha S.R.O - Cross Zlin A.S. iş ortaklığı kazanır. İhale tarihinde 1$=1.77 liradır. Yani ihalenin dolar olarak karşılığı 30 milyon 437 bin $’dır. Bu paranın bugünkü dolar kuru ile karşılığı 1 milyar liraya denk geliyor. 14 yıllık Enflasyon oranında arttırırsanız bugünkü değeri 1 milyar 460 milyon liraya geliyor. Anlayacağınız harcanan para kadar daha para harcanması için 1.3 milyarlık yeni bir ihale daha yapmak istiyorlar. Bu iş sadece kamu zararı değil akıllara zarar olduğu gibi DEVLET İTİNAYLA SOYULUR lafının uygulanış hali,

Bu yapılacak işin en önemli kısımlarından birisi Emniyet Genel Müdürlüğünün kullanımına devredilecek EDS sistemi. Yani kurulacak sistem ile hız ihlali, kırmızı ışık ihlali yapan araçlar tespit edilecek ve kesilen cezaların % 70’i hazineye % 30 ise belediyeye gelir olarak kaydedilecek.

Devletin iki kurumu iş birliği yapıyor, Belediye yatırımı yapıyor, Emniyet Müdürlüğü sistemi kullanıyor ve karşılığında elde edilen gelirden de belediyede pay alıyor.

Eee ne var bunda ne güzel işte diyorsunuz değil mi? Yok diyemiyorsunuz işte!

Çünkü Emniyet Genel Müdürlüğü 2017 yılında EDS sistemini yönetmeliğin istediği şartlara uygun olmadığı için teslim alma-ortak işletim protokolünü imzalamayı kabul etmez. Belediye Başkanı bürokratlara sorar ‘’ yav kardeşim bu kadar para harcadık niye devredemiyoruz’’ Bürokratlar hemen cevap verir; “Başkanım biz 2012 de geçerli olan yönetmeliğe göre ihaleye çıkarak sistemi kurduk ancak 2016’da yönetmelik değişti o yüzden Emniyet Müdürlüğü, sistemin 2016’da çıkan yönetmelikte istenen kriterlere uygun olmasını istiyor. Bizim bu konuda kusurumuz yok diyorlar.’’ Başkan da bürokratlarına hak veriyor. Ama gelgelim işin aslı öyle değil.

Anlaşılır olsun diye bir örnekle anlatalım;

Bir ev yapmak istiyorsunuz. Yürürlükteki İmar Yönetmeliğine uygun olarak 200m2 büyüklüğünde bir evin projesini çizdiriyorsunuz.  Bir sonraki adım inşaat ruhsatı alıyorsunuz. Siz ruhsatı alıp inşaata başladıktan sonra İmar yönetmeliği değişiyor.

Bu araziye yeni yönetmelik gereği 150 m2 inşaat yapabilir hale geliyorsunuz. Ama bu değişiklik sizi etkilemiyor çünkü siz eski yönetmeliğe tabisiniz çünkü ruhsatınızı değişimden önce aldınız.

İşte EDS sistemi içinde aynı durum geçerli; Belediye Emniyet Genel Müdürlüğü ile daha ihalenin başında bir devir protokolü yapılmış olsaydı 2016 yılında çıkan yeni yönetmelikteki değişiklikler Mevcut protokolü etkilemeyecekti. Ev inşaatı örneğine dönersek Büyükşehir Bürokratları EDS için ruhsat almadan yani Emniyet Genel Müdürlüğü ile protokol imzalamadan EDS kurdukları için 2016 yılında yönetmelik değişince ortada kalıyorlar.

Anlayacağınız belediye içerisine doldurulan liyakatsiz personel Daha işin temelinde ilk tuğlalar yanlış koymaya başlıyorlar yani bir başka değişle gömleğin ilk düğmesini baştan yanlış ilikliyorlar.

Kasıtlı ve kasıtsız yanlışlar bu yanlış konulan ilk tuğlanın üstüne eklenince devletin paralarının savrulduğu, haksız kazançların elde edildiği devletin ve milletin parasının resmen peşkeş çekildiği belgeler ile ortaya çıkıyor.

Bu skandalların iyi anlaşılabilmesi için önce İhale sisteminin nasıl işlediğini iyi anlamak gerekir.

Bir Kamu kurumu ihaleyi kazanan müteahhit ile sözleşme yapar. Bu sözleşmede idari ve teknik şartların tamamı yer alır. Firmadan ihalenin % 6’sı kadar teminat mektubu alınır, eğer işin başlangıcında avans ödenecek ise onun içinde ayrıca teminat mektubu alınır. İşin bittiği tarihte Geçici Kabul yapılır. Yani sistem ufak tefek eksikleri olsa da teslim alınır. Ancak bu eksiklerin parası da ödenmez. Sistem kurumca ‘’kesin Kabul ‘’ile tamamen teslim alınmış olur. Geçici kabul ile kesin kabul arasındaki süreçte firmanın eksiklerini tamamlaması ve kullanım anında çıkacak diğer aksaklıkları da gidermesi gerekmektedir. Yasa gereği Geçici kabulden sonra firma eksiklerini gidermez ise teminat mektubu irat kaydedilerek eksikler belediye tarafından ya tamamlanır ya da tamamlattırılır. Bu açıklamadan sonra biz dönelim olayın akışına.

İşin sözleşmeye göre bitiş tarihi 18.07.2016. İdare firmaya tam 240 gün süre uzatımı veriyor. Sistemin bir an önce devreye girmesi konusunda İç işleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından gelen uyarılar sonucunda Başkan Aziz Kocaoğlu bürokratlarına ‘’ İşi adam gibi yapın, sistemi devreye alın ‘’ talimatını verir. Gerek başkanın talimatı gerekse tükenen zaman nedeniyle Geçici Kabul Heyeti kurularak sistem kontrol edilir ve 18 Ağustos 2017 tarihinde ‘’Geçici Kabul Tutanağı‘’ imzalanır. Bu tutanakta sistem hakkında 20 kalem eksik ve kusur olduğu belirtilir. Sistem bu eksikleri ile kullanılmaya başlar. Sözleşme gereği ‘’Geçici Kabul’’ ile firmanın 30 Kasım 2020 tarihinde dolacak olan 1200 günlük teminat ( başka bir anlamda garanti) süresi de başlar.

2019 yılı seçimlerinde Aziz Kocaoğlu gider yerine Tunç Soyer gelir. Ama EDS hala Emniyet Genel Müdürlüğüne devir edilerek hizmete alınamamıştır.  Bakanlık, Emniyet Müdürlüğü, Jandarma ve Kaymakamlıklar tarafından yazılan yazılar nedeniyle ilgili bürokratlar ciddi baskı altındadır. 5 kişilik kesin kabul komisyonu kurulur. Gel gör ki bu komisyonda olması gereken bilgisayar mühendisi, elektronik mühendisi ve yazılımcılardan bir tanesi bile yer almaz. Komisyon üyelerinin tamamı tekniker ve teknisyen statüsünde olan personelden kurulur.  9 Mart 2021 Tarihinde ‘’Kesin Kabul Tutanağı ‘’ imzalanır. Üyelerden ikisi Geçici Kabul Tutanağındaki eksikliklerin halen giderilmediğini şerh olarak yazar. İşin akışını anlatmaya ara verip yukarıdaki süreci daha anlaşılır hale getirelim; Geçici kabul ile kesin kabul arasında bürokratların yapması gerekenler ne idi onlar ne yaptı buna bakalım.

Geçici kabulden sonra tüm eksikleri firmaya tamamlatmaları gerekiyordu. Onlar ne yaptı, sözleşme imzaladıkları çek firmasının parasını alıp da yapmadığı işleri doğrudan alım ihaleleri ile belediyenin kasasından bir daha para ödeyerek yaptırdılar. Hatta utanmadılar bu ihalelerden üç tanesini de yeniden Çek AZD Praha S.R.O - Cross Zlin A.Ş. iş ortaklığına yani aynı firmaya verdiler.

Sayıştay Denetçileri hazırladıkları raporda; ihalede kullanılan şartnamenin elektronik trafik denetleme sistemlerinin (KGYS-TEDES) güncel ve ihale tarihindeki mevzuata uygun yapılmadığını, Sistemin hali hazırda İl Emniyet Müdürlüğü ile koordineli çalışmadığının tespit edildiği, elektronik denetleme sistemleri başlığı için KDV hariç 5 milyon 234 bin lira ödeme yapıldığını tespit ettiler. Teknik şartnameye göre istenilen durumlarda otobüs şoförleri ile sesli ve görsel iletişim kurulabilmesi ve otobüs içlerinin de kamera vasıtası ile trafik merkezinden izlenmesi gerekirken bu sisteminde çalışmadığı ve çalışmayan sistem için de KDV hariç 8 milyon 209 bin lira ödendiği belirlendi.

Denetçiler hazırladıkları RAPORDA teknik şartnamede "Yayalaştırılmış Bölge Yönetimi Sistemi" başlığında yayalaştırılacak bölgelerde oluşturulacak giriş-çıkış noktalarında plaka tanıma sistemleri kurulması gerekirken yayalaştırılmış bölgelerde kullanılan plaka tanıma sistemi kameralarının teknik şartnamenin bu maddelerine uymadığı ve bunun için KDV hariç 553 bin lira ödeme yapıldığını yazdılar.  Teknik şartnamede, "Saha bileşenleri ile elektronik trafik denetleme sistemi arasında iletişim bağlantısının fiber optik iletim hattı ya da geniş alan kablosuz ağ üzerinden yapılacaktır" hükmü bulunmasına rağmen bunun için yapılması gereken 1 milyon 317 bin lira tutarındaki altyapı kablolamasının yapılmadığı da ortaya çıktı. Sonuç olarak Sayıştay denetçileri toplam 22 milyon 434 bin liralık kamu zararı olduğunu tespit ettiler. Sayıştay sorumlulardan önce sorgu yazıp savunma istiyor. Gelen savunmayı değerlendirip İlgili dairesinde karar veriyor. Sonucu İlama çıkıyor. Yani kişilerin zimmet sorumluluğu bulunduğunu belirtiyor. Prosedür işliyor ve Yapılan yargılama sonucu kişi borçları kesinleşiyor. Sayıştay’ın yargılama ilamları Belediye’ye ulaşıyor; Kamu zararının faizi ile beraber sorumlulardan tahsil edilmesine karar veriliyor. Prosedürün son basamağı olarak kişiler temyize gidiyor.  İş Temyiz de yani son aşamada, çok yakında karar çıkacak. Bu arada Sayıştay İç işleri Bakanlığına yazarak Mülkiye Müfettişlerinin de inceleme yapmasını istiyor ve konu yargıya taşınıyor.

22 milyon 434 bin lira olan bu parayı bugünün parası sanmayın, ödeme tarihlerindeki dolar kuru ile hesapladığınızda 8 milyon $ dolar ödeme yapılmış. 8 milyon $ ‘ın bugünkü karşılığı 250 milyon lira. Zararı görüyor musunuz? Kimlerin cebine girdi bu paralar Devlet bu parayı geri alabilir mi bilmem. Çünki bu durumlarda genelde zimmet çıkanlar üzerlerindeki mal ve parayı eşlerinin yakınlarının üzerine aktarıyor. Hatta bu süreçte sorumlu personelden birinin Almanya’ya gittiği ve dönmeyeceği, bir personelinde eşinde boşandığı iddiaları konuşuluyor hatta basına düşüyor. Devlet alacağını, İcra kanunu uyarınca devlet memurunun maaşından en fazla 1/4 kesip alıyor. Yani devletin alacağını tahsil etmesi için insan ömrü yetmiyor. Alan aldığı ile kalıyor...

Sayıştay bulduğu usulsüzlükleri tahsil ediyor. Ama bu paraları bile bile kanuna aykırı ihale yapanlar hakkında kimse işlem yapmayacak mı? Bu insanlar cezalandırılmayacak mı? Bilerek devleti dolandıran zarar veren bir kişi hapis yatmayacak mı?

Biz tekrar işin akışına dönelim. Kesin kabul yapıldıktan sonra Belediye yüklenicinin kalan ödemelerini yapar ve firmanın teminat mektubunu iade eder. Yani firma milyonlarca lira haksız kazanç sağlayarak elini kolunu sallayarak ülkesine gider.

Sayıştay raporları ortaya dökülüp şahıslara zimmet çıkınca ortalık karışır. Sayıştay sırasıyla; Genel Sekreter Buğra Gökçe, Genel Sekreter Yardımcısı Eser Atak, Ulaşım Daire Başkanı Mert Yaygel, Şube Müdürü Mustafa Karaova, harcama yetkilisi Kader Sertpoyraz, Müdür Mehmet Ali Bodur, kontrol mühendisi Necdet Cesur ve Hayri Kaşıkara, geçici kabul komisyonu üyesi teknisyen Tayfun Çetinkaya, mühendis Özgür Abbas Kurt, geçici kabul komisyon üyesi Hasan Kuran, kontrol teşkilatından mühendis Gökhan Üstündağ, tekniker Selçuk Kaplan, geçici kabul komisyonu üyesi mühendis Onur Can Bülbül, kesin kabul komisyon üyesi tekniker Hüseyin Acar ‘ı oluşan kamu zararından sorumlu tutar. Belediye Başkanı Tunç Soyer konuları öğrendiği için herhangi bir aksiyon almaz ise Görevi İhmal ile suçlanabileceğini görür ve teftiş kuruluna soruşturma açtırır. Bu soruşturma aynı zamanda Tunç Soyer’in Belediye’den bir türlü gönderemediği Genel Sekreter Buğra Gökçeyi yollaması için de bir fırsat olur.  Yapılan soruşturma sonucunda başta genel Sekreter Buğra Gökçe’ye kınama cezası verilir. Diğer sorumlular hakkında adli soruşturma yürütülmesi ile ilgili prosedürün işletilmesi için İzmir Valiliği'ne yazı gönderilme kararı alınır.

30 Milyon $’lık işe 57 milyon $ ödeyip devletin 27 milyon dolarını buharlaşmasına sebep olan başta kontrol görevini yapmayan üst yöneticilere ve diğer personele işlem yapıldığını ve durumlarının perişan olduğunu kimsenin yüzüne bakamadıklarını düşünüyorsanız yanılırsınız.

 

27 MİLYON DOLARI BUHARLAŞTIRAN İŞTE O BÜROKRATLAR

 

         

Buğra Gökçe İstanbul Büyükşehir Belediyesine Genel Sekreter Yardımcısı olarak gider. Genel Sekreter Yardımcısı Eser Atak ESHOT Genel Müdür Yardımcısı olur. Daha önceki dönemde Ulaşım Daire Başkanı olan Kader Sertpoyraz ESHOT Genel Müdür yardımcısıdır. Ulaşım dairesi Başkanı Mert Yaygel görevinden alınıp genel Sekreterliğe bağlı mühendis -ulaşım uzmanı olarak görevlendirilir (Evine en yakından yerden kart bastığı iş yerine gelmediği söyleniyor). Yerine Ulaşım Daire Başkanlığı’na Oruç Kadir Efe görevlendirilir. Ne güzel değil mi? 

Gelinen süreçte Bürokratlar ise ciddi bir açmaz içindedirler. Bu işin halledilerek bitirilmesi gerekmektedir. Belediyenin kasasından para harcayarak bu işi yaparlarsa, zimmet miktarı yükselecektir. Örneğin takılmış olan kameraların yerine yeni kameralar alındığında iki kamera arasındaki fiyat farkı da zimmet olarak doğacaktır. Yeni Sayıştay sorguları, basın, savcı vs sıkıntılı bu süreci yaşamadan olayın kapatılabilmesi için Hasılat Paylaşımına olanak veren 2886 sayılı kanun ile ihaleye çıkılması çözüm olarak bulunur. Bu sistemde yatırımı ihaleyi alan şirket yapacağı için şirket harcamaları kamu zararı olarak kabul edilmediği ve ayrıca Sayıştay denetimi dışında olduğu için olayın üstü örtülecek ve büyümesi engellenmiş olacaktır.

Bürokratların bir planı varsa Allah’ın da planı olduğunu kimsenin unutmaması gerekir. Tunç Soyer Belediye Başkan adayı olamamıştır. Bürokratlara göre seçimi Cemil Tugay kazanacak ama bu büyük bir sorun çünkü Cemil Tugay akçeli işlere bulaşanlara karşı sıfır tölerans gösteren bir adam. Karşıyaka Belediye başkanlığı ile ilgili bir sürü olumsuz eleştiri yapıldı ancak hiç kimse akçeli işlerle ilgili bir tek eleştiri getiremedi. O halde Bürokratların bunu seçimden önce ihale etmeleri gerekiyordu. Daire Başkanı Kadir Efe Genel sekreter yardımcısı Özgür Ozan Yılmaz’ı atlayarak Başkanla görüşür ve O’nu ihale yapılması için ikna eder. 7 Mart 2024 tarihinde ihale yapılması için ilana çıkılır. İhaleye girecek firmanın ihale dökümanını-şartnamesini alması için belirlenen ücret 100 bin lira gibi astronomik bir rakam belirlenir. Yani kimse ihale dökümanını incelemesin ve fazla karıştırılmasın istenir. Ayrıca ihale dökümanı sır gibi saklanır. Sisteme yüklenmez. Normalde ihale dökümanı KİK (Kamu İhale Kurumu ve hatta Belediyenin sitesinde yayınlanır ki herkes görsün giren firma sayısı artsın istenir. İhale şartnamesine %30 iş bitirme şartı getirilir. Yani bu ihaleye teklif veren firmanın verilen muammen bedel-İhaleye teklif edilen fiyat’ın %30’u kadar daha önce tek sözleşme ile iş yapmış olması istenir. Ayrıca istenilen iş bitirme belgesi sadece EDS kurmuş olmayı şart koşmaktadır. Bu işin uzmanları bu durumda Türkiye’de sadece tek bir İstanbul firmasının olduğunu söylemektedir. Şartnameye göre firma sistemi kuracak ve 7 yıl işletecek ve hasılattan pay alacaktır. Aynı firma ilaveten 3 yılda bakımından sorumlu olacak ve ödeme alacaktır. İşin uzmanları 300-400 milyon lira arasında bir yatırım ile yapılabileceğini ifade ediyorlar. Bu işten firmanın elde edeceği gelirin ise 6 milyar lira civarında olacağını söylüyorlar.

Ama hesaplayamadıkları şey; Onurlu Bürokratlar ve onlara kulak veren Erhan Uzunoğlu, İlhan Özköse, Serkan Kalmaz, Nilüfer Bakoğlu Aşık ve Onur Yiğit isimli  5 Onurlu meclis üyesidir.

       

Bu yaşananlardan rahatsız olan Bürokratlar Meclis üyelerine ulaşır. Meclis üyeleri de konuyu encümende görevli meclis üyelerine aktarır. Meclis üyeleri konu hakkında açıklama ister. Yapılan açıklamalardan tatmin olmayan ve araştıran meclis üyeleri kesinlikle bu ihaleye katılmayacaklarını ifade ederler. Encümen’de 5 Bürokrat 5 Meclis üyesi vardır. Meclis üyeleri ihaleye katılmaz ise çoğunluk sağlanamadığı için ihale yapılamaz ve ertelenir. Meclis üyeleri ‘’İhale günü Encümen toplantısına geliriz ama ihale yapılacak olursa imza atmadan salonu terk ederiz’’ derler.  Eğer ihale yapılacak ise Belediye Başkanı Tunç Soyer Encümene katılsın imza atsın söylemi ortaya atılır. İhale günü Tunç Soyer şehir dışına çıkar ve vekaletini Meclis Üyesi Murat Aydın’a bırakır. Zaten ihaleden iki gün önce ihalenin yapılmayacağı herkese söylenir.

İhale günü gelip çatar, Gazeteciler de ihale salonuna gelir;100 bin tl astronomik ücret ödeyip ihale dökümanı alan Kırtur firması yetkililerinin Ulaşım Daire Başkanı Oruç Kadir Efe ve beraberindeki bürokratlar ile Encümen kapısının önünde tartıştığına şahit olurlar. Firma yetkilisi, ihalede getirilen '1 milyar 328 milyon liralık muhammen bedelin yüzde 30'undan az olmamak üzere tek sözleşmeye ilişkin iş deneyimini gösteren belge sunulması' şartına itiraz etmektedirler. Daire Başkanı Efe, bu şartı Türkiye'de birçok firmanın yerine getirdiğini iddia ederken firma yetkilisi ise, bu şartın ihale konusu olan EDS kurulumu üzerine getirildiğini ve Türkiye'de bu büyüklükte EDS sistemi kuran sadece bir firma olduğunu, o yüzden bu şartın rekabeti kısıtlayıcı bir unsur oluşturduğunu söyler.

Sonunda ihaleye başlanır ve hiç kimse teklif vermez. İhale iptal edilerek evraklar dairesine iade edilir.

Devlet boşa harcanacak milyonlarca lira zarardan kurtulduğu gibi EDS kurulumunu kendisi yaparak milyarlarca gelir elde edebilir.

Şimdi İzmirliler adına, çocuklarımızın geleceği adına gerek Ak Parti adayı Hamza Dağ’a gerekse CHP adayı Cemil Tugay’a soruyorum. Bu ve bunun gibi yapılan işlerde liyakatsız üst yöneticileri görevde tutacakmısınız? Devleti zarara uğratanların burnundan getirecekmisiniz? Yoksa sizde düzene uyacakmısınız? Seçimden sonra 1 ay içinde Belediye’de yeni bir sayfa açtınız açtınız açmadınız geçmiş olsun! Sizde bu sarmalın içinde kaybolup gideceksiniz. Hatırlı iş adamlarından, Genel Merkezden, Partinizin vekillerinden, siyasetçilerden bu adamlar görevde kalsın diye gelecek baskıya dayanabilecekmisiniz.? Allah için söylüyorum Belediyeyi bu adamlardan kurtaracak, hesap soracak ve Liyakatli, çalışkan dürüst kadroları kuracak başkan başımızın tacıdır. Sonuna kadar da destek olacağız. Kalın sağlıcakla…..

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve temizellergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.